Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/7837 Esas 2012/13477 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/7837
Karar No: 2012/13477

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/7837 Esas 2012/13477 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2012/7837 E.  ,  2012/13477 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ..., 17.11.2008 tarihli dilekçeyle; ... Köyü, 635, 636 ve 640 sayılı parselleri iyi niyetle maliki olduğu, bu parsellerin Mayıs 1937 tarih 20, Aralık 1937 tarih 47, Mayıs 1937 tarih 22 sıra numaralı tapu kayıtlarından geldiği, tüm olarak bakıldığında ... Vakfı şerhi dışında başka şerh bulunmadığı, bu tapuların kapsamındaki 2296 hektar araziden sadece 100 paydan 28 payının kamulaştırıldığı, Hazinenin tutunduğu Nisan 1954 tarih 12 sıra numaralı tapu kaydının mükerrer olarak oluşturulduğu, bu nedenle değer verilemeyeceği halde, Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.5.2004 gün ve 2003/421 - 854 sayılı, kendilerine ait tapu kayıtları kapsamında kalan taşınmazların devletleştirilen orman alanları içinde kaldığı, bu alanlar için Nisan 1954 tarih 12 sıra numaralı tapu kaydının oluşturulduğu, daha sonra kesinleşmiş 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, devlet ormanı sınırları içinde kalan taşımazlara ait tapu kayıtlarının değerini yitirdiği iddiasıyla, tapu kayıtlarının iptali ve Hazine adına tesciline ilişkin kararının Yargıtay denetiminden de geçtikten sonra kesinleştiği, bu şekilde uğradığı 150.000,00.-TL zararın davalı yönetimlerden tahsili ile kendisine verilmesini istemiştir. Mahkemece, kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan tapu kayıtlarının değerini yitirdiği, bu tapu kayıtları esas alınarak kadastroda oluşan tapuların da değerinin bulunmadığı, uyuşmazlığın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmayıp, hatalı kadastro işlemlerinden kaynaklandığı, bu nedenle Medenî Yasanın 1007. maddesindeki tapu kaydının tutulmasından kaynaklanmadığı için 1007. madde hükümlerin uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiş,
    Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16.02.2011 gün ve 2010/2839 - 1376 sayılı kararıyla özetle: [ Medenî Yasa"nın “ Sorumluluk ” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi gereğince “ Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devletin sorumlu olduğu, dava konusu olayda, Hazine adına itiraz etmekle yükümlü olan görevlilerin üzerlerine düşen görevlerini yapmadıkları, tapu işlemlerinin, kadastro tesbiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemlerinin bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan devlet, Medenî Yasa"nın 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumlu olduğu, kusursuz sorumluluğun tapu siciline bağlı çıkarların ve aynî hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayandığı, çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen devletin, sicillerdeki aykırı kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlendiği, dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtları düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmanın da aynı kapsamda düşünüldüğü, yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının uğradığı zararın kapsamı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu]na değinilerek bozulmuş, bu kez davalı Hazine tarafından karar düzeltilmesi istenmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle, Medenî Yasanın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat istemine ilişkindir.
    Medenî Yasanın 1007. maddesi hükmüne göre, tazminata hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanı sıra, “Tapu sicilinin tutulması nedeniyle bir zarar doğmuş olmalıdır.” Somut olayda, tapu kayıtlarının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesiyle bir zarar oluştuğu kabul edilebilirse de, 26.04.2012 gün ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Yasanın “ 2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtlarının bedel alınmaksızın geçerli kabul edileceği ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmelerinin terkin edilerek tescillerinin aynen devam edeceği, bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılamayacağı, açılan davalardan vazgeçileceği, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılacağı, ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanunî mirasçılarına iade edileceği; aynı Yasanın 7. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin haklarının bu sürenin bitimiyle birlikte sona ereceği, bu kişilerin idareden başkaca talepte bulunamayacakları, hak ve tazminat talep edemeyecekleri ve dava açamayacakları öngörülmektedir. Tapusu iptal edilen taşınmazların, 6292 sayılı Yasanın sözü edilen hükümlerine göre tekrar tapu sahibine iade edilmesi halinde, davacı tarafın zararı izale edilip, tazminata hükmedebilmek için zorunlu unsur olan zarar gerçekleşmeyeceği için, taraflara yasadan kaynaklanan yetkilerinin kullandırılması ve sonucuna göre işlem yapılması, yerel mahkeme hükmünün bu gerekçelerle bozulması gerekmektedir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Hazinenin karar düzeltme isteminin KABULÜNE, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16.02.2011 gün ve 2010/2839 - 1376 sayılı bozma kararının kaldırılarak, yerel mahkemenin 13.03.2008 gün ve 2006/646 - 144 sayılı kararının yukarıdaki gerekçe ile BOZULMASINA 28/11/2012 günü oy birliği ile karar verildi.






    Hemen Ara