Esas No: 2013/30262
Karar No: 2013/31010
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/30262 Esas 2013/31010 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
....vekili avukat ..... vekili avukat..... aralarındaki dava hakkında ... 6. Tüketici Mahkemesinden verilen 31.3.2013 gün ve 1347-808 sayılı hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu.
K A R A R
Davacı, davalı bankadan kredi kullandığını, kendisinden masraf adı altında para kesildiğini, 1.550, 00 TL asıl alacak ve 635, 74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.186, 74 TL nin tahsili için davalı hakkında icra takibi yaptığını, takibe itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, masrafın sözleşmede müzakere edilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, asıl alacak olan 1.550 TL yönünden itirazın iptaline, bu miktar üzerinden takibin devamına, işlemiş faiz yönünden davacının talebinin reddine karar verilmiş, karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı bankadan kredi kullandığını, kendisinden masraf adı altında para kesildiğini, 1.550, 00 TL asıl alacak ve 635, 74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.186, 74 TL nin tahsili için davalı hakkında icra takibi yaptığını, takibe itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece asıl alacak yönden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının davalı bankadan kredi kullandığı ve kredinin kullanılması sırasında kendisinden 1.550, 00 TL kesinti yapıldığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; yapılan kesintinin haksız olup olmadığı, faizin türü ve başlangıç tarihi hususundadır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 117.maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava tarihinden itibaren hükmedilmesi
2013/30262-31010
gerekir. Dava konusu olayda davacı, kendi hak edişlerinden kesilen dava konusu miktarların ödenmesi için takip tarihinden önce davalıya ihtar çekerek onu temerrüde düşürdüğünü iddia ve ispat etmemiştir. Bu itibarla hüküm altına alınan miktara takip tarihinden itibaren faiz uygulanması zorunludur. Davalı tacir olup, dava konusu alacak ticari işletmesi ile ilgili olduğundan davacı alacağın avans faizi ile tahsilini isteyebilir ise de; davacı, icra takibinde avans faizi istememiş, alacağın %9 faizi ile tahsilini isteyerek faizin türünü yasal faiz olarak belirlemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, işlemiş faiz ve faizin türüne ilişkin mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin REDDİNE, 10.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.