Esas No: 2012/2848
Karar No: 2012/7884
Karar Tarihi: 28.05.2012
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/2848 Esas 2012/7884 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Eşya alacağı
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı eşya alacağı davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kişisel, ev ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kişisel eşyalar yönünden kabulüne, kişisel eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde 2.805-TL bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, ziynet eşyaları ve beyaz eşyalar yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davacı ile davalı ..."ın düğününde takılan ziynetlerin davacının elinden alınarak davalının babası, annesi ve davalının kendisinin şu anda oturdukları konutu almak için bozdurup harcadıklarını, geri iade edilmediğini, tarafların boşandıklarını, davacının ziynetleri olmadan ve mehir olarak verilen ev eşyalarını dahi almadan baba evine döndüğünü, düğünde takılan altınların bozdurulmuş olması nedeni ile ve kişisel eşyalar ile ev eşyalarının davalılarda kaldığını bu nedenlerle dava konusu ziynetlerin aynen iadesine, olmadığı takdirde 13.585-TL bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kişisel eşya ile mehir olarak verilen ev eşyaların ise aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli 12.035-TL"nin davalı ..."ten tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili iddiaların doğru olmadığını, taraflar arasında herhangi bir mehir senedi düzenlenmediğini, düğünde davalı ..."ın ailesi tarafından 4 adet her biri 9 gram bilezik, 1 adet 14 ayar set takımı ile ..."ın kardeşleri tarafından ise yine her biri 9 gram olan 4 adet bilezik ile diğer misafirler tarafından da 10 adet çeyrek altın ile 1 adet yarım altın ve davacının ailesi tarafından ise 9 gram ağırlığında 2 adet bilezik takıldığını, davacının düğünde takılan tüm altınları giderken yanında götürdüğünü, talep ettiği altınlar dışındaki dava dilekçesinin B bölümünde belirtilen eşyaların ise davalılarda olduğunu, davacıya bu eşyaları alması konusunda defalarca haber gönderilmesine rağmen davacı eşyaları almayıp kötü niyetli olarak dava açtığını, C bölümünde yazılı eşyaların ise davalı ..."ın babası ... tarafından satın alındığını, tarafların evlendikten sonra ..."ın ailesi ile birlikte yaşadıklarını, C bölümünde 5-6-7-8 ve 9 nolu sıralarda bulunan çatal, bıçak, kaşık, tencere, süt, kahve, çay takımı gibi eşyaları vermeye hazır olduklarını bildirerek diğer eşyalar ve altınlar yönünden davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kişisel eşyalar yönünden kabulüne, kişisel eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde 2.805-TL bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, ziynet eşyaları ve diğer eşyalar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalılarda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise davacı tarafından giderken yanında götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, üzerinde taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Olayımıza gelince; davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini dinlettiği tanıkların beyanı ile ispat edememiştir. Bununla birlikte davacı, delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya, ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi, ayrıca dava dilekçesinin B bölümünde yazılan eşyaların davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği halde talep konusu yapılan aplike takımı ile beyaz dantelli yatak takımının davacıya verilmemesi ve diğer eşyaların da değerinin kararda eksik belirlenmiş olması ve davalının cevap dilekçesinde kendisinde olduğunu ve vermeye hazır bulunduğuna ilişkin kabulü nedeni ile dava dilekçesinin C bölümünün 5, 6, 7, 8 ve 9 nolu sırasında yazılı Portland yemek takımı, kaşık, çatal, bıçak takımı, tencereler ile çay, süt ve kahve takımlarının da davalıdan alınarak davacıya verilmemiş olması doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.