Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/5242 Esas 2010/4660 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/5242
Karar No: 2010/4660
Karar Tarihi: 20.04.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/5242 Esas 2010/4660 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/5242 E.  ,  2010/4660 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık bir adet taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece taşınmazın satılarak ortaklığının giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı kayyım vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre davalı kayyım vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Davalı kayyım vekilinin satış bedelinin dağıtımı ile vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
    Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
    Olayımıza gelince; dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan evin davacıya ait olduğu yönünden tapu kütüğünde şerh bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece yukarıda açıklandığı gibi dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerlerinin ayrı ayrı tespit
    ettirilerek muhdesatın arza oranının bulunması, satış sonunda elde edilecek bedelin de bulunan bu orana göre bölüştürülmesi gerekirken, ev bedelinin davacıya verilmesi şeklinde infazda tereddüte yol açacak biçimde karar verilmesi doğru değildir.
    Öte yandan davalı kayyım kendisini vekille temsil ettirdiğine göre yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru değildir.
    Açıklanan nedenlerden ötürü hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara