Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/11814 Esas 2012/12991 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/11814
Karar No: 2012/12991

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/11814 Esas 2012/12991 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2012/11814 E.  ,  2012/12991 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 02.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ... ve ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.11.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz edenlerden ... ile davalılar Orman Yönetimi vekili Avukat...ve Hazine vekili Avukat ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:


    K A R A R

    Davacılar ... ve ..., ayrı ayrı verdikleri 03/09/2004 tarihli dava dilekçelerinde sınırlarını bildirdikleri ... Köyü sınırlarında bulunan yaklaşık 50 dönüm yüzölçmündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, imar, ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemişler, Hazine; tescil davasına konu edilen taşınmazların, Hazine adına tescilini, Orman Yönetimi ise; orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istemişler, mahkemece ..."ın davasının kabulüne, 07.04.2005 tarihli fen bilirkişi krokisinde (B) ile gösterilen 52.125 m2 yüzölçümündeki bölümün ... adına tapuya tesciline ilişin 14.11.2006 gün ve 2004/990-369 sayılı kararı, davalı yönetimlerin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.04.2010 gün ve 2010/4913 - 5463 sayılı kararıyla, mahkemece davacı ..."in davasının kabulüne, 07.04.2005 tarihli krokide (A) ile gösterilen 36014 m2 yüzölçmündeki bölümün davacı ... adına tapuya tesciline ilişkin 14.11.2006 gün ve 2004/991-370 sayılı kararı, davalı yönetimlerin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.04.2010 gün ve 2010/4724 - 5462 sayılı kararıyla" hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporlarında dava edilen taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun bildirildiği, davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle hüküm kurulmuşsa da, çekişmeli taşınmazın memleket haritasında işaretlendiği yerde münhanilerin sık olduğu ve eğiminin yer yer %18 olarak hesaplandığı, eğimin ne kadar olduğu yönünde tereddüt oluştuğu, 6831 sayılı Yasanın 1/J maddesine göre eğimin % 12"nin üzerinde olduğu fundalık karekterli yerlerin orman sayılan yerlerden olduğunun kabulünün gerekeceği, küçük bir bölümün eğiminin düşük olmasının taşınmazın orman bütünlüğü içinden çıkarmayacağı, ayrıca; yörede 2004 yılından sonra orman kadastrosunun yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı, bu nedenlerle, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce ve dava tarihine en yakın tarihte olmak üzere üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritalarının bulunduğu yerlerden istenmesi, daha
    sonra bir ziraat mühendisi, bir harita - kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz bölümü ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar, ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığının belirlenmesi, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, eski ve yeni tarihli hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınması, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından, bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin; Orman sayılan veya orman rejimine girmiş yerlerden ya da 3402 Sayılı Yasanın 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi, kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması, il, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması, tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması, kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması, o yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Yasanın 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. Maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması, dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması, Kadastro/Tapulama Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fırkasında yazılı orman olarak sınırlandırılması gereken yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülerek başka bir araştırmaya gerek kalmadan Hazine davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi, yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar, ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulması, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmesi, somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak, ayrıca; taşınmazın eski ve yeni niteliği, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmesi, dava tarihinden sonra orman kadtastorsu yapılmış ise davanın orman kadastrosuna itiraza dönüşeceği gözetilerek görev konusu değerlendirilerek, tescil isteminin elde tutulması, orman kadastrosuna itiraz
    yönünden davanın kadastro mahkemesine gönderilmesi” gereğine denilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada davalar birleştirildikten sonra gerçek kişilerin tescil davalarınn REDDİNE, Hazine ve Orman Yönetiminin tescili isteminin kabulü ile Adana İli, Yüreğir İlçesi, ... Köyünde bulunan 07.04.2005 tarihli fen bilirkişi krokisinde (B) ile gösterilen 52125 m2 ve (A) işaretli 36014 m2 yüzölçmündeki bölümlerin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi tarafından ... tarafından dava edilen yerin orman olarak tescilini istedikleri, bu yer 50000 m2 olduğu halde, 36014 m2 bölümün orman olarak tescilinin doğru olmadığı iddiasıyla, davacı ... ve ... tarafından da yararlarına dava ettikleri yerin orman ile ilgisinin olmadığı, yararlarına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu halde, bu yerin orman olarak tescilinin doğru olmadığı iddiasıyla temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca genel kadastroda tapulama dışı bırakılmış olan taşınmazın kazandırcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tapuya tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, dava tarihine kadar orman kadastrosu yapılmamış, genel arazi kadastrosu işlemi 1954 yılında yapılmış, taşınmaz bu çalışmada fundalık olarak tesbit harici bırakılmıştır.
    Mahkemece, bozmaya uyma kararı verilmese de, eylemli olarak bozmaya uyduğu halde, bozmada değinilen araştırma ve keşif yapılmadan, kadastro müdürlüğünün, 1954 yılı arazi kadastrosunda orman olduğu için tapulama dışı bırakıldığının bildirildiği, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun yapılmadığı bu nedenle orman sayılacağı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
    Gerçekten de; çeşmeli taşınmazların bulunduğu bölgede arazi kadastrosu 1954 yılında 5602 sayılı Kadastro Kanunu’nun yürürlüğü sırasında yapıldığı, çekişmeli taşınmazların arazi kadastro ekibi tarafından fundalık niteliğinde olduğu tesbit edilerek, tapulama dışı bırakıldığı belirlenmiştir. Bu belirleme aksi ispatlanana kadar çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerin fundalık niteliğinde olduğu yönünde güçlü bir delil olup, bu olgunun aksi ispatlanabileceği gibi, 1954 yılında yürürlükte bulunan, 3116 sayılı Yasaya 5653 sayılı Yasa ile eklenen 1/E madde gereğince muhafaza karaktei taşımayan funda ve makilikler orman sayılmamış, 6831 sayılı yasanın 1/J maddesinde aynı esas benimsenmiştir. Gerek, bilimsel çevreler, gerekse, yargısal içtihatlarında, eğimi %12"yi aşmayan yerlerin toprak ve su muhafaza karakteri taşımadığı kabul edildiği gibi, Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinde de bu olguya yer verilmiştir. Açıklanan bu durum karşısında çekişmeli taşnmazların bulunduğu yerin fundalık olarak tapulama dışı bırakıldığı kabul edilse bile, fundalık olarak tapulama dışı bırakılması nedeniyle, orman kadastrosu yapılana kadar orman olarak tapulama dışı bırakıldığı kabul edilemez. Taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilecek yerlerden olup olmadığı, daire bozma kararında değinilen yöntemle arıştırılarak belirlenmeli, davanın Medenî Yasanın 713. maddesi hükmüne göre açılan tescil davası olduğu, Orman Yönetiminin, dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla, taşınmazların orman olarak tescilini istediği, yapılan araştırmada dava edilen taşınmazın yüzölçümünün dilekçede belirtilenden daha az olduğunun belirlendiği, bu nedenle Orman Yönetiminin bu miktar üzerinden tescil isteminde bulunduğu kabul edilmeli, mahkemece taraflara tebliğ edilerek, hükmüne uyulan bozma kararlarının tarafları için usûlü kazanılmış hak oluşturacağı da gözetilmelidir.
    O halde; mahkemece, öncelikle en eski eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihine yakın zamanlarda ve dava tarihinden geriye doğru 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, uydu fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenip, getirilerek dosya keşfe hazırlanmalı, daha sonra bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden
    mezun olan üç ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ve bir fen elemanı bilirkişi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, getirtilen en eskisinden en yenisine kadar tüm memleket haritaları, hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları ve ağaçlandırmaya ilişkin haritları dava konusu taşınmaz ile birlikte geniş çevresine uygulanıp, bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin, bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, var ise imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın geniş çevresi ile birlikte konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu ve gerçek yüzölçmünü gösterir rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olup olmadığı yada niteliğinin ne olduğu, imar, ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, Somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca; parselin eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de teknik verileri içeren ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında parselin çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırması davacı ve davalı gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden de araştırılmalı, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu parselin sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle davanın kabulüne karar verilmesi, usûl ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar ... ve ... ile davalı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran Orman Yönetimi ile davacı gerçek kişilere iadesine, davacı taraf haklı çıktığından, Yargıtaydaki duruşmada kendini avukat ile temsil ettiren Hazine yararına avukatlık ücretine taktir etmeye yer olmadığına, yine Hazine yasal hasım olduğundan Orman Yönetimi yararına avukatlık ücreti taktirine yer olmadığına 20.11.2012 günü oy birliği ile karar verildi.


    Hemen Ara