Esas No: 2012/5735
Karar No: 2012/12973
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/5735 Esas 2012/12973 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, 161 ada 15 parsel sayılı 9871,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, K.sani 1331 daimi tarih, 43 sıra numaralı tapu kaydı ve 1937 tarih 521 tahrir numaralı vergi kaydına dayanılarak tarla niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, taşınmazın dedesine ait olup kefil olmasından dolayı icra memurluğunca yapılan müzayede sonucunda Hazine adına tapuya tescil edildiğini, oysa borcun 1943 yılında ödendiğinin Mal Müdürlüğünün 13.02.2006 tarihli yazıları ile tesbit edildiğini ve Hazine ile hiç bir alakası kalmadığını iddia ederek, tespitin iptali ile yapılan taksim gereği adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin Hazine adına olan tesbitinin iptali ile davacı ... (Parlak) adına tapuya tesciline karar verilmiş; mahkemece verilen bu hüküm, davalı Hazinenin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.07.2009 gün ve 2009/9082 – 11285 sayılı bozma kararında özetle: “Çekişmeli ... köyü, 161 ada 15 parsel sayılı taşınmaz kadastro sırasında Hazineye ait K.Sani 331 D. 43 sıra nolu ve 8000 m2 ve 1937 tarih 521 tahrir numaralı 1 Hektar yüzölçümlü tapu ve vergi kaydına dayanılarak Hazine adına tesbiti yapılmıştır. Davacı, taşınmazın irsen intikal ve taksim yoluyla kendisine kaldığını, aslında bu taşınmazın dedesine ait iken aşar mültezimi astımata olan kefaletinden dolayı icra memurluğunca yapılan ihale sonucunda Hazineye intikal ederek tapuya tescil edildiğini, oysa, borcun 1943 yılında ödendiğini, bu durumun Mal Müdürlüğünün 13.02.2006 tarih 355 sayılı yazıları ile doğrulandığı ve sahiplerine iade edileceği bildirildiği halde, kadastro sırasında taşınmazın tespitinin Hazine adına yapıldığını iddia ederek, kadastro tesbitinin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, tesbite esas alınan tapu kaydının uyduğu ve davacı yararına irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının da oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir Şöyle ki; tesbite esas alınan tapu ve vergi kayıtlarının uygulanmasına ve uyduğuna ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri soyut içerikli olup, uzman fen bilirkişi tarafından düzenlenen harita ve kayıtlarda geçen sınır yerleri gösterilmediğinden keşfi ve uygulamayı izlemeye ve bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkân vermediğinden yetersizdir. Ayrıca, davacının ve babasının tapu kaydında ismi geçen taşınmaz maliki ... ile akdî ve irsî ilişkisi yöntemine uygun biçimde saptanmamış, taşınmazın bitişiğinde hükmen orman olduğu belirlenen 103 ada 1 sayılı orman parseli bulunduğuna ve tapu kaydı açık yön bırakmadan taşınmazı kapsamadığına göre, kapsamının yüzölçümü ile geçerli olacağı
düşünülmemiş, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı yönünden orman araştırması yapılmamış, ziraat mühendisinden toprak yapısı, bitki örtüsü, kullanım durumu ve süresi,
zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı yolunda rapor alınmamış, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, kimden ne şekilde kaldığı, zilyetliğin başlangıç süresi ve sürdürülüş biçimi ve ekonomik amaca uygun olup olmadığı konularında kesin tanık ve olgulara dayalı açık yanıtlar alınıp zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı da belirlenmemiştir.
O halde, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için, mahkemece; dayanak tapu ve vergi kayıtları, komşu 13, 14 ve 16 sayılı parsel tutanak ve dayanakları, tahdit harita ve tutanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13. E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Yasanın 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; komşu parsellere ait dayanak kayıtlar uygulanarak bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; fen bilirkişiye kayıtlarda geçen sınır yerlerini gösterir keşfi ve uygulamayı izlemeye elverişli kroki düzenlettirilmeli; davacı ve babasının tapu kaydında ismi geçen taşınmaz maliki ... ile akdî ve ırsî ilişkisi saptanmalı; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Yasanın 03.07.2005 gün 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak tüm deliller birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi”ne değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu ... köyü, 161 ada 15 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile taşınmazın davacı gerçek kişi adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve özellikle uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 161 ada 15 parsel sayılı taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, ayrıca Hazinenin dayandığı tesbite esas tapu kaydının mevkii ve hudut itibariyle taşınmaza uymadığı anlaşıldığına göre, davacı Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 19/11/2012 günü oy birliği ile karar verildi.