Esas No: 2018/7354
Karar No: 2020/8081
Karar Tarihi: 09.12.2020
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/7354 Esas 2020/8081 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, ... İlçesi .... Mahallesi 3027 parsel sayılı taşınmazın satın alma sebebiyle müvekkili adına tapuda kayıt edildiğini, iş bu taşınmaza davalının müdahalesinin önlenmesi için dava açmış olduklarını, davalının ise bu taşınmazın tapusunun iptali için dava açtığını ve davaların birleştirildiğini, Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/65 Esas, 2014/142 Karar sayılı kararıyla, açmış oldukları davalarının kabulüne, davalının davasının ise reddine karar verildiğini, kararın 09.07.2014 tarihinde kesinleştiğini, davalının 25.01.2010 tarihinden önce ve halen dava konusu taşınmazı kullandığını açıklayarak davalının haksız işgali sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.01.2010 tarihinden önceki 5 yıl için ve bugüne kadar birikmiş 10.000 TL"lik ecrimisilin işgal tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili süresinde olmayan cevap dilekçesinde, davaya konu yapılan taşınmazın taraflar arasında yapılan sözlü taksime göre müvekkiline bırakıldığını, müvekkilinin de ilgili taşınmazı bu çerçevede kimseye zarar vermeden, kötü niyet gütmeden kullandığını, haksız işgalin oluşması için gerekli şartların oluşmadığını, talebinin zamanaşımına uğradığını açıklayarak, açılan haksız davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 7.800,12 TL asıl alacak, 1.295,00 TL faiz olmak üzere toplam 9.095,12 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar, süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Hükme esas alınan 24.12.2015 tarihli bilirkişi heyetinin raporunda da ecrimisil hesabının 2015 yılından geriye doğru ve kira bedeli azaltılarak ve ayrıca ÜFE artış oranı uygulanmadan hesaplandığı, dönemlerin sadece yıllar bazında gösterildiği görülmektedir
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda mevcut hesaplama yönteminin Daire uygulamasına aykırı düştüğü anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemece bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dosyada bulunan tapu kaydından, ecrimisile konu edilen dava konusu 277 ada 13 parselin 01.10.2013 tarihi itibariyle Kadastro Kanunu"nun 22/A maddesi ile davacı adına tapuda kayıtlı olup, öncesi olduğu belirtilen Kadastronun 3027 parselinin ise senetsizden ve zilyetliğe dayalı olarak Mustafa Duran adına tespit ve tescil edildiği anlaşılamamaktadır. Davacı lehine 12.01.2015 dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisile hükmedilmiş ise de, 01.10.2013 tarihinden önce davacının hangi tarihten itibaren malik olduğu anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, davacı ..."nin dava konusu 3027 (yeni 277 ada 13 parsel) parselde, ecrimisil hesabı yapılan dönemde malik olup olmadığının belirlenmesi, taşınmazın 12.01.2010 sonrası dönemi de kapsayacak şekilde tapu kaydı ve tedavüllerinin, dayanakları ile birlikte bulunduğu yerden getirtilmesi, bu suretle davacının hak sahibi olup olmadığı tespit edilerek buna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması da doğru değildir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle REDDİNE, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.