Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/18014 Esas 2013/30720 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/18014
Karar No: 2013/30720

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/18014 Esas 2013/30720 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2013/18014 E.  ,  2013/30720 K.
  • KREDİ KARTI BORCU NEDENİYLE YÜRÜTÜLEN TAKİBE YAPILAN İTİRAZIN İPTALİ VE İCRA İNKAR TAZMİNATI TALEBİ
  • FAİZ
  • KANUNİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZİNE İLİŞKİN KANUN (3095) Madde 2
  • BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI KANUNU (5464) Madde 4
  • TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN YÜRÜRLÜĞÜ VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN (6101) Madde 2
  • TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 76
  • TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 88
  • TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 120
  • TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 138

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, ödenmeyen kredi kartı borcu nedeni ile davalı hakkında yürütülen takibe yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talep etmiştir.
Davalı, usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş kat ihtarı bulunmadığını ve talep edilen kadar borcun olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı"nın 18.01.2012 tarih, 2011/15632 Esas- 2012/434 Karar sayılı kararında belirtilen bozma gerekçelerine ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan borcun ödenmemesi ve borçlu davalı tarafından 5464 sayılı Yasa"nın geçici 4. maddesi kapsamında başvurusu olmadığının tespit edilmesi nedeniyle davanın kısmen kabulüne, Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2000/1406 Esas sayılı takip dosyasındaki davalının itirazının kısmen iptali ile takibe 4.299,71 TL ana para, 2.824,91 TL faiz, 141,24 TL BSMV olmak üzere toplam 7.265,87 TL üzerinden devamına, davalı borçludan bu miktar üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ana para alacağına temerrüt tarihinden takip tarihine kadar aylık %9 akdi faiz uygulanmak sureti ile alacak miktarı belirlenmiş ve mahkemece bu miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temerrüt (gecikme) faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği
2013/18014-30720
kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı süresince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını ve miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödediği ve miktarı yasalarla belirlenmiş asgari, maktu bir tazminattır (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.6.1997 gün ve 1997/11-278 - 529 sayılı ilamı).
Para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir.
Ne var ki, uyuşmazlığın Mahkemedeki tahkikat aşamasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 2. maddesinde , " Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır " denildikten sonra, görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlığını taşıyan 7. maddesinde aynen “ Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 88. maddesindeki “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz ” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; uyuşmazlığın çözümü bakımından karar tarihinden önce yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı TBK 88 ve 120. maddelerinin ve 6101 sayılı yürürlük Kanununun somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının irdelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü, kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. “Yasaların geriye yürümezliği ilkesi” uyarınca yasalar, kamu
2013/18014-30720
yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir.
Öte yandan, hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesi belirliliği de gerektirir. Belirlilik ilkesi, yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını, yasa kuralının, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar.
Kural olarak kanunlar yürürlüğe girdikleri andan itibaren ortaya çıkan olay ve hukukî ilişkilere uygulanırlar. Dolayısıyla geçmişe yürümezler. Yürürlükten kalkan kanunlar ise artık etkilerini kaybederler ve yeni ortaya çıkan olaylara ve hukukî ilişkilere uygulanmazlar. Bununla beraber, çeşitli sebeplerle bazen yeni kanunun daha önce ortaya çıkmış olaylara ve hukukî ilişkilere uygulanması söz konusu olabilir.
Genellikle kamu yararının, kamu düzeninin, genel ahlakın, zayıfların, kişiliğin korunmasına hizmet eden ve bir hukuki işlemin şekline ilişkin getirilen hükümler, emredici hukuk kuralı özelliği taşır. Emredici kurallar aksi taraflarca kararlaştırılamayan ve uyulması zorunlu olan kurallardır. Bu kuralların uygulanmaması konusunda yapılan sözleşmeler hüküm ifade etmediği gibi, emredici kuralın uygulanmasına da engel teşkil etmez. Bir hükmün emredici nitelik taşıyıp taşımadığı genel olarak kuralın ifade ve yazılışından anlaşılırsa da bazı durumlarda değişiklik gösterebilir. Bu yüzden ilk olarak maddenin yazılış ve ifade tarzına bakılmalı, maddenin düzenleniş amacı da değerlendirilerek kuralın emredici nitelik taşıyıp taşımadığı tespit edilmelidir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar değerlendirildiğinde, TBK"nun 88 ve 120. Maddelerinin emredici nitelik taşıdığı ve taraflar ileri sürmese de re"sen gözetileceğinin kabulü gerekir. O halde faize ilişkin TBK"nun 88 ve 120. maddelerinin uygulama şeklinin irdelenmesi gerekmektedir.
Buna göre, TBK 88. maddesinden de açıkça anlaşıldığı gibi; faiz (anapara faizi) ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecektir.
Yürürlükte olan mevzuat hükümleri hiç şüphesiz şu anda da yürürlükte olan 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"dur. Burada "yedek hukuk kuralı" veya "ikâme faiz" de denilebilecek olan kanunî (yasal) faiz devreye girmektedir (3095 sayılı Kanun m.l) .
Faiz (anapara faizi) ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmışa buna itibar edilecektir. Burada bir sınır getirilmiştir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen (yani 3095 sayılı yasaya göre belirlenen) yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz
(TBK. m.88/f.2 atfıyla 3095 sayılı yasa m.l ile belirlenen faizin %50 arttırımlı hali, yani %9 + 4,5 = %13,5 oranını aşamaz. ). Burada emredici hukuk kuralı devreye girmektedir (TBK m.88/f.2).
TBK.nda " temerrüt faizi" başlıklı düzenlemede de (m 120) şu şekilde bir çözüme gidilmiştir:
Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir (TBK m.l20/f.l atfıyla 3095 sayılı Yasa m.2).
Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmışsa, bu oran (sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı), birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. (TBK m. 120/f.2 atfıyla 3095 sayılı yasa m.2- âdi işlerde %9 + yüzde yüz fazlası yani %9 =18"i; ticari işlerde avans faizinin yüzde yüz fazlasını yani avans faizinin iki katını, ( 1.1.2011 tarihinden 31.12.2012 tarihine kadar avans faizi %15 olduğundan iki katı olan %30"u aşamayacaktır )
Hal böyle olunca; mahkemece, hükmedilecek alacak miktarının yukarıda açıklanan şekilde temerrüt tarihinden itibaren yıllık % 18 temerüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde aylık %9 faizi ile tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenlerle, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 124.00 TL harcın istek halinde iadesine, 9.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara