Esas No: 2012/11578
Karar No: 2012/12874
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/11578 Esas 2012/12874 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 25/06/2012 gün ve 2012/2888 - 2012/9514 sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, ayrı ayrı esaslarda mahkemeye sundukları dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... Mahallesi, ... Mevkiinde bulunan taşınmazın kök muris ... kızı ... adına H.492/1 K. Evvel 1295 t. 14 noda 2528 m2 olarak, yine aynı mevkide H.492/2 K. Evvel 1295 t. 21 noda 2757 m2 olarak yine aynı mevkiide H.492/3 K. Evvel 1295 t. ve noda 459 m2 olarak tapuda kayıtlı olduğu halde, 1956 yılında yapılan tapulamada TH tesbit harici bırakıldığını, taşınmazların muris ve mirasçıları tarafından bu güne kadar tarım arazisi olarak kullanıldığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Yasanın 713. maddesi hükmüne göre mirasçılar adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece, dosyalar birleştirildikten sonra dava dilekçesinde sınırları yazılı, krokide ( A) = 7643 m² yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile 1/3 payının elbirliği halinde Osman ... mirasçıları, ... ve ... ... adına, 1/3 payının el birliği halinde ... mirasçıları ..., ..., ..., ... ... ..., ... adına, 1/3 payının el biriliği halinde ... mirasçıları, ..., ..., ... ve ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine,
Dairenin 25/06/2012 gün ve 2012/2888 – 2012/9514 sayılı ilâmıyla ["" Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmaz bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi yapılmış ve sonuçları 24/08/1956- 24/09/1956 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Mahkemece yapılan inceleme sonucunda, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı, Medenî Yasanın 713 ve 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddelerinde yazılı imar, ihya ve kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu kabul edilerek, davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
İncelenen dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmaz, yörede 1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında, paftasına orman yazılarak tapulama harici bırakılmıştır. Orman kadastrosu ise halen yapılmamıştır. Bu durumda tapulama tesbitinin yapıldığı tarihte paftasına orman yazılarak tesbit harici bırakılan bir yerin orman kadastrosu yapılıncaya kadar orman olarak kabulü gerekir. Ancak, orman sınırlandırılmasının kesinleşmesi ile orman sınır hattının dışında kalan yerler yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edildiği taktirde kazanılabilir (H.G.K."nun 24.10.2001 tarih ve 2001/8-964, 2001/751 EK. ve 12.05.2004 tarih ve 2004/8-242, 2004/292 K.).
Bu durumda orman kadastrosu halen yapılmadığından, taşınmaz orman niteliğini devam ettirdiğinden, zilyetlikle kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,""] karar verilmiştir.
Davacılar vekili, karar düzeltme istemli dilekçelerinde; tescile konu taşınmazın 1956 yılında yapılan tapulamadan önce tapuda kayıtlı olduğunu, mahkemece tapu kayıtlarının tüm gittilerinin ve revizyonlarının getirtilmediğini ve keşifte sağlıklı bir şekilde uygulanmadığını, ayrıca; yöreye ait orijinal paftada orman sınırı denilmek suretiyle bir belirleme yapıldığını, taşınmazın halen üzerinde 40-50 yaşlarında meyve ağaçları ve zeytin ağaçları olduğunu ileri sürerek dairenin kesin bozmasının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün onanmasını karar düzeltme yolu ile istemiştir.
Dosyanın karar düzeltme istemi doğrultusunda yeniden yapılan incelemesinde; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait orijinal tapulama paftada, tapulama 56 parselinin güneyine ORMAN HUDUDU denildiği, 48, 49, 50, 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazların kuzey doğusuna ise TAŞLIK ARAZİ olarak belirleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacıların dayandıkları kök muris ... kızı ... adına H.492/1 K. Evvel 1295 t. 14 noda 2528 m2 olarak, yine aynı mevkide H.492/2 K. Evvel 1295 t. 21 noda 2757 m2 olarak yine aynı mevkide H.492/3 K. Evvel 1295 t. ve noda 459 m2 olarak dosyaya ibraz edilen tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa revizyonları getirtilmemiş ve yapılan keşifte mevki ve hudutlar yöreyi iyi bilen yaşlı yerel bilirkişilerden sorulmak suretiyle sağlıklı bir uygulama yapılmadığı gibi, tescile konu taşınmazın en yakın tapulama parselleri ile irtibatlandırılmak suretiyle kadastro paftası üzerinde gerçek yeri de fen bilirkişi tarafından saptanmamıştır. Bu durumda, taşınmazın tapulama paftasında orman olarak TH bırakılan alanda kaldığı söylenemez. Bu nedenle; Dairenin 25/06/2012 gün ve 2012/2888 – 2012/9514 sayılı kesin bozmayı içeren ilâmı kaldırılarak aşağıda belirtildiği şekilde yeniden uygulama ve araştırmaya yönelik bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle; mahkemece, davacıların dayandıkları ve dava dilekçesi ekinde sundukları muris ... kızı ... adına H.492/1 K. Evvel 1295 t. 14 noda 2528 m2 olarak, yine aynı mevkide H.492/2 K. Evvel 1295 t. 21 noda 2757 m2 olarak yine aynı mevkide H.492/3 K. Evvel 1295 t. ve noda 459 m2 olarak tapuda kayıtlı bulunan tapu kayıtları ile tescile konu taşınmaza en yakın komşu kadastro parsellerin varsa dayanağı olan tapu kayıtlarının, ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokilerinin, varsa; ayrıca vergi kayıtlarının, dayanılan tapu kayıtlarının 1956 yılında yapılan tapulamada varsa revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları ile komşu parsel tutanak ve dayanaklarının, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler kurulu dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu yapılmadığına göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yapılacak uygulamada taşınmazın konumunu gösteren orijinal - renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine
kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanılan tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uyup uymadığı, kapsamı, belirlenmeli, hudutları irdelenmeli yerel bilirkişilerin bilmediği yönlerde gerekirse kadastro tesbit tutanak bilirkişileri ile davacı tanıkları dinlenmeli, tescile konu taşınmazın en yakın tapulama parselleri ile irtibatlandırılmak suretiyle kadastro paftası üzerinde gerçek yeri de fen bilirkişi tarafından saptanmalı, bundan sonra kesinleşen komşu kadastro parsellerinin hudutlarında orijinal paftadaki niteleme de dikkate alınarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairenin 25/06/2012 gün ve 2012/2888 – 2012/9514 sayılı kesin bozma kararının KALDIRILMASINA, 18.10.2011 gün ve 2006/89-2011/326 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıdaki gerekçelerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 19/11/2012 günü oy birliğiyle karar verildi.