Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/11167 Esas 2012/11961 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/11167
Karar No: 2012/11961

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/11167 Esas 2012/11961 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2011/11167 E.  ,  2012/11961 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda kurulan 21/10/2010 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmekle tayin olunan 19/04/2011 günü için yapılan tebligatlar üzerine duruşmalı temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat ..., davalı ... Yönetimi vekili Avukat ... geldiler, başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... İlçesi, ... Köyü, arazisinin 7000 dekarlık kısmının Haziran 1951 tarih ve Cilt 92, Sayfa: 45, No: 1 de tapuda kayıtlı ... Çiftliğini kapsadığını, dava konusu 183 özel parsel numaralı taşınmazın da bu çiftliğin sınırları içinde yer aldığını, ... Çiftliği sınırlarının doğusu eski otobüs yolu, güneyi ...- ... yolu, batısı Kömürcü yolu, kuzeyi eski İstanbul yolu şeklinde olduğunu, sınırları oluşturan bu yolların halen zeminde mevcut ve işler durumda bulunduğunu, sınırların değişmeye elverişli olmadığını, ... Köyü halkının 1928 yılında Balkan ülkelerinden gelerek çiftliğe yerleştikleri ve sonraki yıllarda çiftliği tapudan devren satın aldıklarını, davalı ... ve arkadaşlarının da satın alan kişilerden olduğunu, 07/06/1951 tarih ve Cilt: 92, Sayfa: 46, Sıra:1’de kayıtlı 4000m2’nin davalıların murisi ... bu kişi adına olduğunu, köylülerin satın aldıkları paylar oranında arazinin tamamını 1946 yılında taksim ettiklerini, tarlaların o tarihten bu yana taksime uygun şekilde kullanıldığını, 13/05/1987 tarihinde kesinleşen tapulama çalışmaları sırasında da evvelce yapılan bu taksime aynen uyulduğunu, dava konusu tarlanın bu taksim sonucunda ...’ye isabet ettiğini, ...’nin taşınmazı 1986 yılında haricen davacı ...’ya satıp devrettiğini, nitekim davalı ... ve arkadaşlarının Silivri 1. Noterliğinin 19/06/2006 tarih, 09018 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi ve temliknamesini yaparak durumu teyit ettiklerini, yine davalılardan ...’a isabet eden 4000 m2"lik alanın Silivri 1. Noterliğinin 19/06/2006 tarih, 09018 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi ve temliknamesi ile durumu teyit ettiklerini, davalılardan İsmail oğlu ...’a isabet eden 12500 m2 alanın 2000 yılında oğulları Yunus ve ... tarafından ...’ya haricen satıldığını, daha sonra satış vaadi sözleşmesi ile bu durumun da teyit edildiğini, ... yukarıda yazılı sınırları içinde kısmen tarım arazileri, kısmen de baltalık cinsinden meşe ormanlarının bulunduğunu, 1942-1943 yıllarında ... Köyünde 3116 sayılı Yasaya göre orman kadastrosunun yapılarak kesinleştiğini, böylece köyde bulunan ormanların kadastral olarak belirlendiğini, orman kadastrosu yapılırken tapu kayıtları ile irtibat kurulmadığından tamamının devlet ormanı olarak
    tahdit gördüğünü, bu nedenle köyde özel orman bulunmadığını, 4785 sayılı Yasaya göre devletleştirilen orman da olmadığını, 1996 yılında ise 3302 sayılı Yasa gereğince orman sınırlarının aplikasyonu yapılarak 1/5000 ölçekli haritalara aktarılıp orman sınırlarının güncellendiğini, dava konusu taşınmazın kadimden beri tarım arazisi olarak kullanılan ve ormanla ilgisi bulunmayan bir yer olduğunu, buna rağmen taşınmazın bulunduğu bölgede orman alanlarının da bulunması nedeniyle Orman Yönetiminin yasal hasım olarak davalı gösterildiğini, ... Köyünde 766 sayılı Yasaya göre tapulama çalışmasının 13/05/1987 tarihinde kesinleştiğini, ... ait 1951 tarih, Cilt: 92, Sayfa: 45, Sıra No: 1’de bulunan tapunun kapsadığı alanların bir kısmında tapulama çalışması yapılarak ... Köyü, 1461 ilâ 1530 numaralı parsellerin bu tapudan revizyon gördüğünü, tapulama ekibinin kök tapunun kapsamında kalan arazinin bir kısmını çalışma alanına dahil etmediğini, bu sebeple tapu kapsamındaki tarım arazilerinin bir bölümünün tapulaması yapılmadan çalışmanın tatil edildiğini, bu nedenle çekişmeli yerin tapulama dışı kaldığını, söz konusu yerin 766 sayılı Yasanın 2. maddesinde belirtilen yerlerden olması nedeniyle tapulama dışı bırakılmadığını, taşınmazın Rumi 1296 tarihinden beri tapulu şahıs mülkü olduğunu, o tarihten beri de tarım arazisi olarak kullanıldığını, ilk malikten müvekkiline kadar gelen eklemeli zilyetliğin Medenî Yasanın 713. maddesinde düzenlenen 20 yıllık süreyi çok aştığının, 20 yıllık bu sürenin tapulama çalışmalarının kesinleştiği 13/05/1987 tarihten bu yana da dolmuş olduğunu iddia ederek, bir kısım davalılar ve mirasçıları adına olan tapunun iptali ile taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin dava konusu taşınmazın da bulunduğu birçok taşınmaz hakkında görülen davalarda temyiz incelemesi üzerine 27/03/2009 tarih ve 2008/2476 - 2009/5202 sayılı bozma ilâmı ve aynı nitelikteki ilâmlarının gerekçesinde belirtildiği üzere ilk tesisinden itibaren tedavülleri ile birlikte incelenen ve davalıların dayandıkları tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza ait olduğunun kabul edilemeyeceği, zira yüzölçümlerinin çok farklı olduğu, kaydın sabit sınırlı olmadığı, daha önce başka yerlere uygulandığı, çekişmeli yerin de içinde bulunduğu aynı özellikleri taşıyan ve aynı bölgede yer alan bir çok taşınmazın 1999 ve 2001 yılları arasında görülüp kesinleşen davalarda yargılamasının yapılarak orman niteliğinde tescil harici bırakıldığı kabul edilip davaların reddedildiği, taşınmazın genel niteliklerine ve memleket haritasındaki konumuna bakıldığında üzerinde geniş yapraklı meşe ağacı sembollerinin bulunduğu, komşu meşe ormanları ile çekişmeli yer arasında doğal ayırıcı unsurlar bulunmadığı, çekişmeli yer ve benzer durumdaki tüm bu yerlerin yüksek eğimli orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler olduğu, yörede 4785 sayılı Yasaya göre yapılmış orman kadastrosunun bulunmadığı, 1986 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23 ve 2004 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddeleri ile Hukuk Genel Kurulunun 21/01/2004 tarih, 2004/8- 15/7 ve 12/05/2004 tarih, 2004/8- 242/292 ve yine 12/03/2008 tarih, 2008/20-214/241 sayılı kararlarının olayda nazara alınması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine, her ne kadar Orman Yönetimi vekili tarafından dava aşamasında taşınmazın niteliği de nazara alınarak orman niteliği ile Hazine adına tescili istenmiş ve çekişmeli yerin niteliğinin orman olduğu anlaşılmış ise de bu yönde açılmış bir dava bulunmadığı ve bu yönde bir katılım da olmadığı, mahkemece resen bu yönde bir karar verilemeyeceği gözetilerek bu yolda bir hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı ..., davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro sırasında tesbit harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce, 3116 sayılı Yasaya göre 4785 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce 1943 yılında yapılan ve 28/12/1949 yılında ilân edilerek kesinleşmesinden sonra ..., ... ve Havuzpınar Devlet Ormanı ismiyle Şubat 1952 tarih ve 19 numarada 1316 Hektar yüzölçümüyle ve yine Nisan 1962 tarih 13 numarada 779 hektar yüzölçümüyle ve Sazlıdere Devlet Ormanı ismiyle tapuya tescil edilen
    orman kadastrosu ile daha sonra 3302 sayılı Yasaya göre yapılıp 12/03/1996 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1985 yılında yapılmış, 14.04.1987 – 13.05.1987 tarihleri arasında ilân edilmiş, dava konusu yer tescil ve tesbit harici bırakılmıştır.
    1 ) İncelenen dosya kapsamına ve kararın dayandığı gerekçeye göre davacının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2 ) Orman Yönetimince, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ve orman niteliği ile Hazine adına tescili istemiyle açılmış bir dava ya da açılmış bulunan davaya 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesi gereğince harçlı katılımı söz konusu olmadığından yönetimin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
    3) Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; Hazine yargılama aşamasında taşınmazın orman niteliğinde Hazine adına tescili isteminde bulunmuş olup harçtan muaftır. Kurum isteminin Medenî Yasanın 713. maddesi kapsamında tescil istemi olarak değerlendirilip hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gereklidir. Değinilen yönün gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: 1)Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin REDDİNE,
    2) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle Orman Yönetiminin temyiz DİLEKÇESİNİN REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine,
    3 ) Yukarıda üçüncü bentde açıklanan nedenlerle Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşma tarihi itibariyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 825.00.- TL. vekalet ücretinin davacı gerçek kişiden alınarak Hazineye verilmesine 01/11/2012 günü oy birliği ile karar verildi. 01/11/2012 günü oybirliği ile karar verildi.






    Hemen Ara