Esas No: 2012/10494
Karar No: 2012/11767
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/10494 Esas 2012/11767 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... İlçesi ... Mahallesi Kahve Karşısı mevkiinde 2010 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında 255 ada 7 parsel sayılı 1394.54 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde "6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı", "Mehmet oğlu ..."ın kullanımında olduğu" belirtilmiştir.
Davacılar ... ve ... ayrı ayrı 05/10/2010 günlü dilekçelerindeki Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açtıkları dava ile 1970 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 6000 m2 büyüklüğündeki 1030 sayılı parsele 1/3"er pay malik olmalarına rağmen, 2/B madde uygulaması sırasında 1/3 paya isabet eden 2000"er m2 kullanımlarında olduğu halde, sadece 255 ada 7 sayılı parsel olarak 1/3 oranında pay sahibi olan ... adına kullanım şerhi verildiğini ve 1394 m2 olarak tespit yapıldığını belirterek taşınmazın 6000 m2 büyüklüğünde olduğu ve 2000"er m2"sinin kendi kullanımlarında olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmişler, yargılama sırasında davalar birleştirilmiştir.
Mahkemece, Hazine ve ... mirasçıları davaya dahil edilmiş, 1030 sayılı parsele herhangi bir kadastro tutanağı düzenlenmemesi, 2/B kapsamında da olmaması nedeniyle davanın reddine, 255 ada 7 sayılı parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunun Ek 4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosuna itiraz davasıdır.
Taşınmazın bulunduğu yörede 1969 yılında arazi kadastrosu, 2010 yılında 2/B alanlarında yapılan kullanım kadastrosu bulunmaktadır.
Arazi kadastrosu sırasında 1030 sayılı parselin dava konusu olduğu belirtilmiş, ancak, parselin tutanağı ve dosya bulunamamıştır. Orman kadastrosu sırasında ise, 1030 sayılı parselin tapulamada ... adına tespit edildiği, davaların devam etmesi nedeniyle orman sınırları dışında bırakıldığı belirtilmiştir. 1030 sayılı parselin bulunduğu yer halen zeytinlik niteliğindedir. 255 ada 7 sayılı parsel ise öncesi 1029 parsel olup, 1029 sayılı parsel kadastro sırasında ... adına tespit edilmiş, orman sayılan yerlerden olduğundan Tapulama Komisyonu Kararı ile tespit iptal edilmiş, daha sonra 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılmış, 2010 yılında da kullanım kadastrosu yapılmıştır.
Dosya kapsamından davacıların 255 ada 7 sayılı parselde kullanımlarının bulunmadığı, davacıların kullandığı taşınmazın 1030 sayılı parsel olduğu, 1030 sayılı parselin orman sınırları dışında bırakıldığı ve 2/B uygulamasına konu olmadığı, ancak dava konusu olduğu ve tapu kütüğünün halen açık olduğu anlaşıldığından 255 ada 7 sayılı parsele yönelik davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, Kadastro Mahkemesince 3402 sayılı Yasanın 31. maddesine göre vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre değerlendirme yapılmış olması doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hükmün 6. ve 7. paragraflarında yazılı " .....A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 1100.-TL......" yerine,"...... 3402 sayılı Yasanın 31. maddesi gereğince takdiren 200.-TL. ..." sözleri yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine 16.10.2012 günü oybirliği ile karar verildi.