Esas No: 2012/9824
Karar No: 2012/11731
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/9824 Esas 2012/11731 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, fen bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 8378.57 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı ... tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2009/7450 - 8883 sayılı 01.06.2009 günlü kararında özetle: “Mahkemece taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında kaldığı, kapama fındık bahçesi niteliğinde kuru tarım arazisi olduğu ve davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davaların kabulü yolunda hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; dava Türk Medeni Kanunun 713. maddesine göre tescil istemiyle açılmış olup, aynı maddenin 3. fıkrasında tescil davasının ilgili kamu tüzel kişilerine karşı açılması gerekeceğinden ve taşınmazlar nitelik belirtilmeden tapulama harici bırakıldığından Hazine ve Belediye Başkanlığı yanında, ... de davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması gerekir.Yörede 766 sayılı Kanuna göre 1968 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında düzenlenen ve Dairece dosyaya getirtilen kadastro paftalarında ve Kadastro Müdürlüğünün cevabi yazılarında çekişmeli taşınmazların bulundukları alanların nitelik belirtilmeksizin tapulama harici bırakıldıkları anlaşılmaktadır.Bu durumda; tarım arazileri ile orman alanları sınırlarının belirlenmesi yönünden 228 sayılı genelgeye göre, teknik bir sınırlandırmanın yapılıp yapılmadığı araştırmalı, yapılmışsa buna ilişkin harita ve tutanaklar öncelikle getirtilip uygulanarak taşınmazların bu harita ve tutanaklardaki konumu saptanmalı, daha sonra çekişmeli taşınmazlara bitişik ve yakın komşu parsellere ilişkin tespit tutanakları ile varsa dayanak kayıtların uygulanıp çekişmeli taşınmazlar yönünü sınır olarak nasıl nitelendirdikleri belirlenmelidir. Ayrıca, 15.07.2004 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/P ve 26/j maddelerine göre, yüksek eğimli orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan çalılık, makilik ve fundalık niteliğindeki sahaların Devlet Ormanı olarak sınırlandırılacağı, komisyonlarca sınırlandırma dışında bırakılmış veya orman sayılmamış olması, bu gibi yerlerin orman niteliğini ortadan kaldırmayacağından ve dava tescil isteğine ilişkin bulunduğundan taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olup olmadıklarının eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planından oluşan Resmî belgelere dayalı olarak yapılacak inceleme ve araştırma sonucu belirlenmesi gerekeceğinden sadece orman tahdit haritasının uygulanması ile yetinilmesi de doğru değildir.
Diğer taraftan 3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanunun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir Resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde bu kez usulüne uygun zilyetlik araştırması yapılması” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu Yukarı İncilli Mahallesinde bulunan 11.03.2008 günlü fen bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 8378,57 m² taşınmazın fındık bahçesi niteliğiyle davacı ... tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre; dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1744 sayılı Kanuna göre 03/08/1977 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 08/05/1998 tarihinde yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1968 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ve özellikle keşif sonucu düzenlenen gerekçeli Resmî belge ve bilgilere ve eylemli duruma uygun bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın yeşile boyalı “Meyvelik” rumuzlu alanda olduğu, üzerinde 50 - 60 yaşlarında fındık ağaçları bulunduğu, doğusundaki ve batısındaki yoldan sonra kişiler adına ev ve fındıklık niteliğiyle kesinleşen 352 ada 36, 37, 39 ve 40 ile 213 ada 18, 19 ve 20 sayılı parsellerin yer aldığı ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 16.10.2012 günü oybirliği ile karar verildi.