Esas No: 2012/5114
Karar No: 2012/11713
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/5114 Esas 2012/11713 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi hüküm Hazine, Orman Yönetimi ve ..., ... ve ... vekili Avukat ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, ... mevkii, 240 ada, 6 parsel sayılı 3208,68 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle öncesinde dava dışı aynı ada 7 ve 8 sayılı parseller ile bir bütün halinde ..."nin atalarından intikalen zilyetliğindeyken, bu taşınmazları 1980 yılında bölerek 6 sayılı parseli 1990 yılında ... ve ..."ya sattığından söz edilerek 1/2"şer pay ile ... ve ... adına tesbit edilmiştir.
Hazine tarafından parselin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, tesbitinin iptali ve Hazine adına tescili istemiyle açılan davanın kabulüne, parselin tesbitinin iptaline ve aynı nitelikle Hazine adına tesciline ilişkin Kadastro Mahkemesinin 12.10.2009 gün ve 2009/482 - 1152 sayılı kararı davacı ... Kırcalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 01.07.2010 gün ve 2010/6513-9414 sayılı karıyla “Davanın tesbit maliklerinden ... aleyhine açıldığı, diğer tesbit maliki ..."ya husumet yönlendirlimediği, davalı sıfatı taşıyan kişi davadan haberdar edilmeden ve davaya karşı diyecekleri sorulmadan karar verilemeyeceğine" değinilerek yerel mahkeme kararı bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmuş, davanın çekişmeli 240 ada 6 sayılı parsele ilişkin olarak yargılaması devam eden, kadastro mahkemesinin 2010/427 esasına kayıtlı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Kadastro mahkemesinin 2010/427 esasına kayıtlı dosyada ise; davacılar ... ve ... tarafından davalı sıfatıyla Hazine, Orman Yönetimi ve köy tüzel kişiliği aleyhine, ... köyü, Değirmenyanı mahallesi, Kürardı mevkiinde bulunan ve sınırları dilekçede tarif edilen taşınmazın zilyetlikle adına tescili istemiyle dava açılmış, Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/213 esasına kayıt edilen davaya, müteriz davacılar sıfatıyla ... Efendi mirasçıları ... arkadaşları tarafından dava edilen taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63, 64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından, tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle açtıkları tescil davası
1990/213 esasa kayıtlı dava ile birleştirilmiştir. Tüm davalar birleştirildikten sonra mahkemece davacı ... Kırcalı ile diğer davacılar ... mirasçıları ... ve arkadaşlarının davasının kabulüne, diğer davaların REDDİNE, çekişmeli parselin 5/8 payının ..., 1/8"er payının ise, ..., ..., ve ... adlarına tapuya tescliine karar verilmiş, hüküm Hazine, Orman Yönetimi ve ..., ... ve ... vekili Avukat ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ve 1988 ilâ 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2896 ve 3302 sayılı yasalar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
Taşınmazın bulunduğu ... köyünün bir bölümünde genel arazi kadastrosu 1970 yılında yapılmıştır.
Bir kısım davacılar vekili Avukat ... tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.10.2010 gün ve 2010/1028 - 926 sayılı veraset ilâmından, davacılardan ..., 14.10.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi Hakkı kızı 1941 doğumlu Seher Şerefli ile çocukları ... ve ..."ın kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ... adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden yargılama sona erdirilerek karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, ... öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.U.M.K."nın 73. (6100 sayılı HMK’nun 27.) maddesinde yasanın gösterdiği istisnalar dışında hâkimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için yasaya uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceği öngörülmüştür. Mahkemece davacı ... Mümtaz Şerefli"nin ölümüyle, mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilip, kanunî şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde, iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır.
Öte yandan, yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir.
1086 sayılı H.U.M.K.’nın 41. maddesi ve yeni 6100 sayılı HMK"nın 55. maddesi gereğince, taraflardan birinin ölümü halinde diğer tarafın istemiyle hakim, davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Taraf ehliyeti dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke değil, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davacılardan ... yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğe edilerek, davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine, Orman Yönetimi, ... ark. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 16/10/2012 günü oybirliği ile karar verildi.