Esas No: 2012/9929
Karar No: 2012/11558
Karar Tarihi: 5.10.20121
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/9929 Esas 2012/11558 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dilekçesinde ... köyü, Karşıtarla mevkiinde yer alan hudutlarını belirttiği taşınmazın 30 yıldan beri malik sıfatıyla fasılasız ve nizasız zilyedi olduğunu iddia ederek, taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) ile işaretli 541 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04/05/2009 tarih ve 2009/5935 - 7382 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [... köyünde ilk tesis kadastro çalışmasının 1963 yılında, bu köyün mücavirinde bulunan Kemalpaşa ilçesi, ... köyünde ise 1996 yılında yapıldığı belirtildiği halde ... köyünde 1963 yılında, ... köyünde 1996 yılında yapılan arazi kadastrolarına ilişkin belgeler getirtilerek dava konusu taşınmaz kadastro harici bırakılan yerlerden ise kadastrosu yapılan en yakın parsel tutanaklarında ve varsa dayanak belgelerinde ne şekilde nitelendirildiği araştırılmamış ve iki köyün kadastral sınırlarına göre davalı taşınmazın konumu harita üzerinde çevresiyle birlikte izlemeyi ve denetlemeyi olanaklı kılacak şekilde gösterilmemiştir. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde kesinleşmiş orman tahdidi bulunduğu halde, orman tahdit haritası genel kadastro paftası ile çakıştırılarak dava konusu yerin tahdit haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip taşınmazın orman tahdit haritasına göre konumu açık bir şekilde belirlenmemiştir.
Mahkemece öncelikle, ... köyünde 1963 ve ... köyünde 1996 yıllarında yapılan arazi kadastrolarına ilişkin her iki köyün kadastro sınırlarını gösterir haritaları ile dava konusu taşınmaza en yakın kadastrosu yapılan parsel tutanakları ile var ise dayanak tapu kaydı (ilk tesislerinden itibaren bütün gittileri ile birlikte), vergi kayıtlarının ve fotogametri yöntemi ile düzenlenen geniş ölçekli kadastro haritaları, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile M.Y.’nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları ile orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarını gösterir askı ilân tutanakları ile dava konusu taşınmazı çevresi ile birlikte gösterir renklendirilmiş orijinal tahdit haritasının bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp öncelikle taşınmazın orman olup olmadığının tespiti için, 6831 Sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “ Orman sınır noktası ve hatların
uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılması, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktasının bulunup röperlenmesi, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanması, bu şekilde taşınmazın orman tahdit haritasına göre konumunun belirlenmesi,
Uygulanan tahdit haritasına göre dava konusu taşınmazın tahdit dışında kaldığı saptandığı takdirde, bu kez hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar, ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığının belirlenmesi, bu belgeler ile dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BOHHBUY (Büyük Ölçekli Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir raporun alınması, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından ayrıca; dava konusu yerin;
Orman sayılan yerlerden veya 3402 sayılı Yasanın 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tâbi olmayacak, kamu mallarından olup olmadığının belirlenmesi, kamu hizmetine tahsis edilip edilmediğinin, dava veya kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflarından üretilmiş memleket haritaları veya fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olup olmadığının, kadastro tespit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin olup olmadığının, dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tespit ve tescil harici bırakılıp bırakılmadığının araştırılması,
Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulması, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmesi, ayrıca; keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulması, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmesi, 3402 sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve
Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyalarının getirtilip incelenmesi, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi] gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu ... köyü fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 541,41 m2 taşınmazın baraj suları altında kaldığından davacı ... adına mülkiyetin tespitine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 16/03/1999 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tesbit kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, ancak taşınmazın baraj gölü altında kalması nedeniyle tapu siciline tescilinin mümkün bulunmadığı belirlenerek hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 15/10/20121 gününde oybirliği ile karar verildi.