Esas No: 2012/10260
Karar No: 2012/11533
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/10260 Esas 2012/11533 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve davalı İski Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1957 yılında ... köyünde yapılan arazi kadastrosu sırasında 867 parsel sayılı 5 dönüm 380,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla çayır niteliği ile ... adına tespit edilmiş, Hazine ve Orman Yönetiminin itirazları sonucu kadastro komisyonunca taşınmazın çayır niteliği ile Hazine adına tesbitine karar verilmiş, 25.9.1967 tarihinde tapuda çayır niteliği ile Hazine adına tescili yapılmıştır. Daha sonra, 867 parselin 1972 yılında kamulaştırılması üzerine Eyüp 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/44-729 sayılı kararıyla 2420, 2421 ve 2423 parsellere ayrılmıştır. 2423 sayılı 40142,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 1972 yılında senetsizden isale hattı niteliği ile İstanbul Sular İdaresi adına tescil edilmiştir. Hâlihazırda 2421 ve 2423 sayılı parseller sırasıyla 1712,00 m² ve 40142,00 m² yüzölçümlü olarak isale hattı niteliği ile İSKİ Genel Müdürlüğü adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı Orman Yönetimi, 2421 ve 2423 sayılı parsellerin bir bölümünün kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldıkları iddiasıyla, taşınmazların orman kadastro sınırları içinde kalan bölümlerinin tapu kayıtlarının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine ve davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesi istemleriyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, dava konusu Kemerburgaz köyü, 2421 ve 2423 parsel sayılı taşınmazların 16.11.2009 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen, sırasıyla 159,00 m² ve 6455,00 m² bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile bu bölümlerin orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi ve davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazlara ait tapu kaydının iptali tescil ve el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1939 yılında 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 15.06.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen herhangi bir nedenle sınırlama dışı kalmış ormanların kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Bir örneği dosyada bulunan 3116 sayılı Yasaya göre yapılan orman kadastro haritasında 33-34-35-36-37 ve 38 orman sınır noktalarını birleştiren hat ile hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi krokisindeki aynı orman sınır noktalarını birleştiren hat arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından farklılık bulunduğu halde, mahkemece bu çelişki üzerinde durulmamıştır. Orman kadastro haritası ile çelişen bilirkişi rapor ve krokisine dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek iki orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte tutanaklarda bahsi geçen sabit mevki ve yer adları konusunda yerel bilirkişi ifadelerinden yararlanılarak, orman kadastro tutanakları ve haritalar ile arazi kadastro paftası, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına göre Orman Kadastrosu ve aynı Yasanın 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara ayrı ayrı iadesine 15/10/2012 günü oybirliği ile karar verildi.