Esas No: 2012/11568
Karar No: 2012/11521
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/11568 Esas 2012/11521 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 139 ada 8 parsel sayılı 5354,76 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı gerçek kişi adına tespit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve dava konusu 139 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi davalı gerçek kişi adına tapuya tesciline karar verilmiş, mahkemece verilen bu ilk hüküm, davacı ... Yönetimi vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/04/2010 gün ve 2010/3073 - 5625 saylı bozma kararında özetle, “Mahkemece, eski tarihli memleket haritasının uygulanması sonucu çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının davalı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu dosyada dava konusu edilen parsele bitişik ya da yakın komşu olan taşınmazlar hakkında mahkemece verilen kararların temyiz incelemesi Dairede aynı gün yapılmıştır (Dairenin 2010/3066 - 3068 - 3069 - 3071 - 3073 - 3076 - 3083 - 3087 - 3089 - 3092 ve 3093 sayılı dava dosyaları). Bu dosyalarda çekişmeli taşınmazlarda eski tarihli memleket haritasına dayalı olarak orman incelemesi yapan ve hükme dayanak alınan uzman orman bilirkişi ... tarafından düzenlenen raporlarda özetle; "1958 tarihli memleket haritası ile 1951-1984 yılı çekimi hava fotoğraflarının incelenmesinde, çekişmeli taşınmaz ve çevresinin eski tarihlerden beri 30-40 cm pulluk derinliğinde sürülüp işlenerek arpa, buğday gibi tahıllar ekilmek suretiyle tarım arazisi olarak kullanıldığı, bazı dosyalarda da üzüm bağı tesis edildiği, yörede çok sayıda üzüm bağlarının bulunduğunun memeleket haritalarının lejantlarından anlaşıldığı, taşınmazlar üzerinde yörenin ekonomik yapısına uygun olarak halkın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla emek ve bakımla koruma altında yetişen veya yetiştirilen ve genellikle gölgelik olarak kullanılan, yaprak ve dalından faydalanılan, dağınık vaziyette alana serpili meşe ağaçlarının yer aldığı, Hazar Gölü Serisi Meşcere Haritasında ve Amenajman planında OT (Orman Toprağı) rumuzlarıyla işaretlendiği, arazinin halen terk edilerek nadasa bırakıldığı, bakımsızlıktan üzerinin çayır otları ile kaplandığı, bazı parseller üzerinde bakımsız bağ omcalarının da bulunduğu" açıklandıktan sonra, sonuçta "6831 Sayılı Yasanın 1. maddesinin (F) bendine göre dava konusu alanın sahipli ziraat arazisi niteliğinde olması ve tarımsal amaçlı olarak kullanılması nedeniyle orman sayılmayan yerlerden olduğu" bildirilmiş, diğer taraftan, aynı keşifte bilgisine başvurulan ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise; "Taşınmaz içinde ve kenarlarında, bazı parsellerde ise, dağınık ve serpili halde, bazı parseller üzerinde sık şekilde 10-15 yaşlarında meşe ağaçlarının ve yabani otların oluştuğu, terör nedeniyle 8-10 yıldır ekilmediği, orman ağaçlarına ilişkin kök kalıntılarının yer almadığı, III. IV. Sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu, halen tarla vasfında kullanılmadığı, üzerindeki meşe ağaçlarından odun ihtiyacı amacıyla sahiplenildiği, tekrar tarla olarak kullanılabileceği" açıklanmıştır. Aynı dosyada, bir çok dava dosyasına orman bilirkişisi ... tarafından hazırlanan raporların bilgisayar çıktılarının aynı bilgileri içerdiği, benzer nitelikte ve kes-yapıştır yöntemiyle düzenlendiği, bu durumun birbirine bitişik olup aynı nedenle dava konusu edilen taşınmazların özellikleri ayrı ayrı değerlendirilerek ve her taşınmaz üzerindeki fiili durumunu, bitki örtüsünü, varsa ağaçların (meyve veya orman ağaçlarının) cinsi, yaşı ve sayısı kapalılık teşkil edip etmediği konularının incelenip tartışılmadığı, bu yönüyle hükme esas alınan raporun soyut
nitelikte ve hükme yeterli olmadığı görülmüştür. Ayrıca; raporun eki olan memleket haritası ile kadastro paftası ölçekleri denkleştirilmek suretiyle birbiri üzerine ablike edilerek uygulama yapılmış isede, rapora ekli memleket haritalarının hangi tarihlere ait olduğu ve basım tarihleri haritalar üzerine işlenmediği gibi, dosyaya Orman Yönetimi tarafından bir örneği konulan memleket haritası ile de benzerlik bulunmamaktadır. Bu durumda, karara dayanak alınan uzman orman ve ziraat bilirkişi raporları hem birbiriyle ve hem de kendi içersin de çelişkili olduğu halde, mahkemece bu çelişkiler üzerinde durulup giderilmemiş olduğundan, raporlar çekişmeli taşınmazın öncesinin niteliğini ve hukuki durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici değildir. Birbirleriyle çelişen ve yetersiz raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz. O halde; mahkemece, yeniden yapılacak keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların cinsi, yaşı, sayısı kapalılık oluşturup oluşturulmadığı, baskın özelliğinin ne olduğu ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; meşe ağacı tohumu ağır tohumlu ağaçlar grubu içerisinde yer aldığı ve tohum kanatlarının olmaması nedeniyle uzak mesafelerden rüzgar vs. etkenlerle taşınarak çalılık alanlar içerisinde çimlenip yetişmesinin mümkün olmadığı düşünülmeli, orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilerle örtülü yerlerin 6831 sayılı Yasanın 1/j ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/p ve 26/j maddeleri gereğince orman sayılacağı ve yine ormancılık bilimine göre meşe ağaçları ağır tohumlu orman ağacı grubunda olmaları nedeniyle tohumların rüzgar ve diğer doğa olaylarıyla bulundukları yerlerden başka bir yere taşınmasının mümkün olmadığı, daha önce meşe yetişmemiş bir arazi de bu yolla yetişmeyeceği, aslında o yerde bulunan meşe ağaçlarının şu veya bu nedenle tahrip edilmesi sonucu, toprak altında kalan köklerin insan baskısı ortadan kalkınca yeniden filizlenmesi sonucu yeniden ormana dönüşeceği, 6831 sayılı Yasanın 1/F maddesi gereğince bir yerin orman sayılmaması için "orman sınırları içinde ve bitişiğinde tapulu olması, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleriyle özel mülkiyette bulunması ve tarım arazisi olarak kullanılması" gerektiği somut olayda davalının dayandığı bir tapu kaydı ya da herhangi bir tasarruf belgesi bulunmadığından, dağınık veya yer yer küme ve sıra halindeki meşe ağaçlarıyla örtülü yerlerin 6831 sayılı Yasanın 1/1. maddesi gereğince orman sayılacağı göz önünde tutulmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu ... köyü, 139 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi davalı gerçek kişi adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve özellikle uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 139 ada 8 parsel sayılı taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı ... Yönetiminin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 15/10/2012 günü oybirliği ile karar verildi.