Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2020/3450 Esas 2022/13611 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/3450
Karar No: 2022/13611
Karar Tarihi: 10.10.2022

Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2020/3450 Esas 2022/13611 Karar Sayılı İlamı

7. Ceza Dairesi         2020/3450 E.  ,  2022/13611 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 5607 sayılı Yasaya muhalefet, Mühür Bozma
    HÜKÜM : Sanık hakkında 5607 sayılı Yasaya muhalefet ve mühür bozma suçlarından hükümlülük, müsadere

    Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
    I-Sanık hakkında mühür bozma suçundan verilen hükme yönelik temyiz incelemesinde;
    Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 08/04/2014 tarih, 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar ve 16/05/2017 tarih, 2015/398 Esas, 2017/272 Karar sayılı kararlarında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK'nun 43.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
    Temyiz incelemesine konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 11/08/2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 13/01/2015 olduğu,
    Dairemizin 2021/22177 Esas - 2021/14373 Karar sayılı temyiz isteminin reddi ile kesinleşen dosyasına konu Bismil 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1029 Esas - 2015/1037 Karar sayılı dosyasına ilişkin suç tarihinin 16/09/2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 18/12/2014 olduğu anlaşılmakla;
    Bu dosyalardaki eylemlerin benzer suç vasfına yönelik olduğu gözetilerek suç tarihlerine ve işlenen suçun niteliğine göre adı geçen sanığın eylemlerinin TCK'nun 43. maddesi kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve değerlendirilmesi bakımından anılan dosyaların incelenmesi, kesinleşen dosyaya ilişkin evrakın dosya içine alınması ve mahsubunun düşünülmesi sonrası sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    II-Sanık hakkında 5607 sayılı Yasaya muhalefet suçundan verilen hükme yönelik temyiz incelemesinde ise;
    1-Sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan ve 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 89.maddesiyle değişik 5607 sayılı Yasanın 3/11-son cümle delaletiyle anılan Yasanın 3/5. madde ve fıkrası uyarınca temel cezanın belirlenmesinden sonra 3/10. madde ve fıkrası gereğince uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
    2-Hükümden sonra 15/04/2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği ve anılan madde uyarınca suça konu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarındaki miktarın hüküm verilinceye kadar Devlet Hazinesine ödenmesi halinde verilecek cezada indirim uygulanacağının hüküm altına alındığı anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
    Kabule göre de;
    1-Gerekçe kısmında ve hükmün A-)1- bendinin ilk fıkrasında 5607 sayılı Yasanın 3/11 maddesinin uygulanacağı belirtilmiş iken aynı bendin 3. fıkrasında temel cezanın “5607 sayılı Yasanın EK 5/1 maddesi uyarınca” şeklinde belirlenmesi suretiyle hükümde ve hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılması,
    2-Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 08/04/2014 tarih, 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar ve 16/05/2017 tarih, 2015/398 Esas, 2017/272 Karar sayılı kararlarında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK'nun 43.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
    Temyiz incelemesine konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 11/08/2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 13/01/2015 olduğu,
    Dairemizce aynı gün incelenen 2021/23775 Esas sayılı dosyamıza konu Bismil 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/973 Esas – 2015/463 Karar sayılı dosyasına ilişkin suç tarihinin 10/07/2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 11/11/2014 olduğu,
    Dairemizin 2021/22177 Esas - 2021/14373 Karar sayılı temyiz isteminin reddi ile kesinleşen dosyasına konu Bismil 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1029 Esas - 2015/1037 Karar sayılı dosyasına ilişkin suç tarihinin 16/09/2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 18/12/2014 olduğu,
    Sanık hakkında aynı tür suçtan açılan ve Bismil 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2020/296 Esas sayılı halen derdest dosyası ile birleştirilmesine karar verilen, Bismil 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2020/494 Esas – 2022/163 Karar sayılı dosyasında suç tarihinin 17/10/2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 11/11/2014 olduğu anlaşılmakla;
    Bu dosyalardaki eylemlerin benzer suç vasfına yönelik olduğu gözetilerek suç tarihlerine ve işlenen suçun niteliğine göre adı geçen sanığın eylemlerinin TCK'nun 43. maddesi kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve değerlendirilmesi bakımından anılan dosyaların incelenmesi, gerektiğinde birleştirilmesi, kesinleşen dosyalarının mahsubunun düşünülmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
    3-24/11/2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    4-Ele geçen kaçak eşyanın, 5607 sayılı Yasanın 13/1. maddesi yollamasıyla TCK'nun 54/4. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
    5-Suçtan doğrudan zarar görmeyen ve katılma hakkı bulunmayan EPDK'nin davaya katılan olarak kabul edilip lehine vekalet ücretine hükmolunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.












    Hemen Ara