Esas No: 2012/11360
Karar No: 2012/11412
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/11360 Esas 2012/11412 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, mülkiyeti ... İlçesi ... Köyü camisine ait vakıf adına 34 ada 2 nolu, 970 m² yüzölçümlü taşınmazın, kadastro sırasında 107 ada 14 nolu parsele revizyon gördüğünü, ancak; yüzölçümünün 852,67 m² olarak tespit edildiğini, yüzölçümündeki eksikliğin komşu taşınmazlar lehine haksız taşınmaz iktisabına neden olduğunu iddia ederek, yanlış tespit sonucu oluşan tapu kayıtlarının iptali ile, taşınmazın tapuya 970 m² olarak tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu 107 ada 14 parsele revizyon gören tapu kaydının, 107 ada 15 nolu parselin (A) ile gösterilen bölümü ile 101 ada 1 nolu orman parselinin (C) ile gösterilen bölümleri kapsadığı, 107 ada 15 nolu parselin Kazım Erdem adına tespit gördüğü, ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı, davalının taraf ehliyetinin bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve 101 ada 1 nolu parsel ile 107 ada 14 nolu parselin tapu kayıtlarının iptali ile bilirkişi raporuna ekli krokide (C) ile gösterilen 49,91 m2 yüzölçümlü bölümün 101 ada 1 nolu parselden ifrazı ile 107 ada 14 nolu parselin yüzölçümüne ilave edilerek ... Köyü Camii Şerif Vakfı adına tapuya tesciline, geriye kalan bölümün Hazine adına tesciline, davacının fazlaya yönelik talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Her nekadar; mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilerek, temyize konu (C) ile gösterilen bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece, davacı tarafça tutunulan tapu kaydı ve krokisi usulünce uygulanmamış, neticesine göre orman araştırması yapılıp yapılmayacağı hususu düşünülmemiştir.
O halde; mahkemece, ormanların intifa hakkı sahibi olan Orman Yönetimi davaya dahil edilerek, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesine göre, “kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırları itibar” olunacağından, bilirkişilerden tapu kaydına ait krokinin ölçeği ile kadastro paftası ölçeği eşitlenerek, komşu taşınmazları da gösterir şekilde, temyize konu taşınmazın ve komşu taşınmazların krokiye göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, taşınmazların bu haritalara göre yapılan uygulamalarla ilgili konumlarını ayrı ayrı renklerle gösteren müşterek kroki düzenlettirilmeli, temyize konu taşınmazın tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı, krokinin fenni sıhhate haiz olup olmadığı uygulama sonunda raporda tartışılmalı; temyize konu (C) ile gösterilen taşınmaz tapu kaydı kapsamı içinde ise, bu defa, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı
ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanununun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman tahdidi var ise, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 09/10/2012 günü oy birliği ile karar verildi.