Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/13566 Esas 2010/4314 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/13566
Karar No: 2010/4314
Karar Tarihi: 13.4.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/13566 Esas 2010/4314 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/13566 E.  ,  2010/4314 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali-tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık, kira parasının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının kiralananda 1.4.2005 tarihli sözleşme ile aylık 150 TL bedelle kiracı olduğunu, 1.5.2004-5.7.2008 arası aylar kirasını ödememesi nedeniyle hakkında icra takibi yapıldığını, davalının takibe haksız şekilde itiraz ettiği gibi, ödeme emri ile verilen yasal süre içinde de kira parasını ödemediğini, davalının itirazında davacı apartman yönetiminin kiracısı olduğunu ileri sürdüğünü, ancak davalının muhtarlığa verdiği aile beyanı formunda kiracı olduğunun açıkça belli olduğunu, zaten başka bir iş yerinde sigortalı olarak çalıştığını, taşınmazda ise geçerli bir kira sözleşmesine dayanarak kiracı olarak oturduğunu belirterek, itirazın iptalini, takibin devamını, davalının temerrüt nedeniyle kiralanandan tahliyesini ve % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, hakkında icra takibi yapılan müvekkilinin davacı ...’nda kapıcılık yapan ...’ın eşi olduğunu, davalının eşinin 20.2.2003 tarihinden beri kapılık yapıp 9.6.2008 tarihinde de kapıcı olduğuna dair tespit davası açtığını, davalı ve eşinin apartmanda kiracı değil kapıcı olarak oturduklarını, davalının kiracı sıfatı olmadığından buna ilişkin kira kontratı yapmasının da mümkün olmadığını, Konut Kapıcıları Yönetmeliği’nin 13. maddesi gereğince de kapıcıdan kira parası istenemeyeceğini, kaldı ki apartman projesinde kapıcı dairesi olarak gösterilen yerin kiraya verilemeyeceğini, bu nedenle yapılan kira sözleşmesinin geçerli olmadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlık iş akdinden kaynaklandığından davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davacı, davalı ile aralarında düzenlenen 5.1.2004 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, davalı hakkında aylık 150 TL’den Ocak 2004-Temmuz 2008 arası ellibeş aylık kira parasının kira parasının tahsili için ... 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008 / 9090 sayılı dosyası ile icra takibi yapmış, takibe yasal süresi içinde itiraz eden davalı, ödeme emrinde belirtildiği şekilde kira borcunun olmadığını, ... Apartmanı’nda sadece kapıcılık yaptığını belirterek borca ve fer’lerine itiraz etmiştir. İtiraz üzerine açılan davada mahkeme davalının ya da eşinin davacı apartmanda kapıcılık
    hizmetleri karşılığında kapıcı dairesinden yararlandıklarını, kapıcı dairesinin kapıcıya tahsisi halinde birlikte yaşadığı aile fertlerinin de bu konuttan ücretsiz faydalanabileceğini belirterek davanın reddine karar vermiştir. Davacı apartman yönetimi davalının kapıcı değil aralarında düzenlenen kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu iddia etmektedir. Davalının eşi ... ise apartmandaki kapıcılık hizmetinin tespiti için ... 13. İş Mahkemesi’nin 2008 / 510 esas sayılı dosyasında dava açmıştır. İşbu davada uyuşmazlığın çözümü davalı ya da eşinin davacı apartmanda kiracı olup olmadığı, apartmanın kapıcı dairesini kapıcı sıfatı ile mi kiracı olarak mı kullandığı ile doğrudan ilgilidir. Bu konuda davalının eşi tarafından kapıcılık hizmetinin tespiti konusunda iş mahkemesinde açılmış bir dava söz konusu olduğuna göre mahkemece o davanın neticesi beklenerek, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara