Esas No: 2012/11048
Karar No: 2012/11380
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/11048 Esas 2012/11380 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.05.2011 günü 2011/3896 E. - 6077 saylı kararında özetle; "kadastro sırasında orman niteliği ile Hazine adına tespit edilen 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanak aslında, kadastro mahkemesinin 2008/11 esas sayılı dosyasında davalı olduğunun açıklandığı, bu durumda çekişmeli taşınmazla ilgili tespitin kesinleşmeyeceği ve 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesi gereğince davaya bakmakla kadastro mahkemesinin görevli olacağı, asliye hukuk mahkemesince, davanın reddine karar verilerek, dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilâmına uyulmasına karar verildikten sonra davanın görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Kadastro mahkemesince yapılan yargılama sonucu, açılan davanın reddi ile dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Yapılan incelemede ... Köyünde orman parselleri ile ilgili yapılan kadastro çalışmalarının 12.12.2007 tarihinde kısmi olarak ilâna çıkarıldığı ve davacının 03.07.2008 tarihinde 101 ada 1 sayılı orman parseli içindeki bir kısım yerin zilyetlik nedeniyle adına tescil kararı verilmesi talebiyle bu davayı açtığı, 101 ada 1 parsel tutanağından kadastro mahkemesinin 2008/11 esas sayılı başka bir dosyasında da dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; bozma ilâmına uyulmasına karar verildikten sonra yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmişse de, mahkemece; yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; uzman bilirkişi Kayhan Menemencioğlu tarafından hazırlanan 18.11.2009 tarihli bilirkişi raporunda taşınmaz üzeride 50 ve 60 yaşlarında aşılı armut ağacı mevcut olduğu, taşınmazın doğu ve güney yönünde meşe, alıç, kuşburnu az uzaklarda karaçam ve bodur ardıç ağaçlarının mevcut olduğu eski tarihli memleket haritasında tamamının açık renkle ve orman sayılmayan alan içinde amenajman planı meşcere tipleri haritasına göre (Z - 1) ile gösterilen ziraat alanı içerisinde kaldığı, sonuç olarak taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunun 1. maddesine göre orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmış, ziraat mühendisi bilirkişi ... tarafından keşif sonrası dosyaya sunulan raporda parsel içerisinde 1 adet aşılı 50 ve 60 yaşlarında armut ağacı ile parsel kenarlarında kuşburnu, alıç, meşe, çam ağaçlarının mevcut olduğu, 101 ada 1 parsel içerisindeki 7759.60 m2 yüzölçümündeki
taşınmazda her ne kadar kuru tarım yapılsada taşınmazın toprak yapısı ve eğimi ile çevresinde bulunan orman parselleri ile uyumluluk arz ettiği açıklanmıştır. Dosyadaki karara dayanak alınan orman bilirkişi raporu ile ziraat bilirkişi raporu çelişkili olduğundan, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığı ve zilyetlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı konusunda raporlar yeterli ve kanaat verici değildir. Açıklanan nedenlerle; aynı parselle ilgili mahkemenin 2008/11 esas sayılı dosyası getirtilerek incelenmeli eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli, taşınmazın üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, dağılımı ve kapalılık oranı belirlenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine göre değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Ayrıca, aynı parselle ilgili mahkemenin 2008/11 sayılı dava dosyası getirtilerek değerlendirilmeli, dosya derdest ise birleştirilmesi düşünülmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ..."ün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının davacıya iadesine 09.10.2012 günü oy birliği ile karar verildi.