Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/8270 Esas 2012/11369 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/8270
Karar No: 2012/11369

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/8270 Esas 2012/11369 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2012/8270 E.  ,  2012/11369 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tapu iptal tescil davasının yapılan yargılaması sonunda davacı hazinenin davasının kabulü yolunda kurulan 26.02.2004 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi bir kısım davalı bir kısım gerçek kişiler vekili Avukat ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 09/10/2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalılar ... mirasçısı ..., ... mirasçıları ..., ..., ... mirasçısı ..., ... mirasçıları..., ..., ... vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan Hazine vekili Avukat ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı Hazine 11.10.2001 günlü dilekçesiyle, ... Köyü 745 sayılı parselden müfrez 1587 sayılı parselin yörede 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre, 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi içindeyken, 1995 yılında yapılıp kesinleşen 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, buna rağmen genel kadastroda yolsuz olarak tapuya kayıt edilip, davalılara geçtiği, yolsuz tescil niteliğindeki tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın KABULÜNE, çekişmeli ... köyü 1587 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tesciline, karar verilmiş, hüküm davalılar ... mirasçısı ..., ... mirasçıları ..., ..., ... mirasçısı ..., ... mirasçıları..., ..., ... vekili Avukat ... tarafından temyiz edilmiş, mahkemenin temyiz dilekçesinin süreden reddine ilişkin 14.03.2012 tarih ve 2001/1533-127 sayılı kararını yine ..., ..., ... mirasçısı ..., ... mirasçıları..., ..., ... vekili Avukat ... temyiz etmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; tapu iptali ve tescile ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce, 3116 sayılı Yasaya göre 4785 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi vardır. Daha sonra 1995 yılında ilk tahdidinin aplikasyonu, 4785 sayılı Yasa hükümlerine göre devletleşen ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulaması yapılıp kesinleşmiştir.
    Çekişmeli ... Köyü 1487 sayılı parsel dava tarihi itibariyle ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına kayıtlı olup, bunlardan ..."in 27.03.1990 da ölmesiyle geriye mirasçısı olarak ... ve ..., ... 26.01.1989 tarihinde ölmekle geriye mirasçısı olarak, ... ve ...,
    ... 4.4.2000 de ölmekle geriye mirasçısı olarak ..., ... ve ..., ... 1995 yılında ölmekle mirasçıları... ve ..., tapu maliklerinden ... de ölmekle geriye mirasçısı olarak ... kalmıştır. Mahkemece, karardan önce ölen tespit malikleri mirasçıları davaya dahil edilip, davadan haberdar edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulmuştur. Karar dahi bu kişilere ilânen tebliğ edilmiştir. Ölen tespit maliklerinin mirasçılarını belirleme yoluna gitmeden, bu kişilere ilanen yapılan tebligat usulsüz olup, usulsüz tebligatı öğrendikten sonra süresinde temyiz eden ..., ..., ... mirasçısı ..., ... mirasçıları..., ..., ..."in temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmesi ve temyiz incelemesi için dosyanın Yargıtaya gönderilmesi gerekirken, temyiz dilekçelerini süreden reddine karar verilmesi usulsüzdür. Bu nedenle temyiz dilekçelerinin süreden reddine ilişkin Yerel Mahkemenin 14.03.2012 gün ve 2001/1533-127 sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA KARAR VERİLDİ, adı geçenlerin esas hakkındaki temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi;
    Yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, taraf ehliyetini tanımlamamış, 38. maddesiyle Türk Medeni Kanununa yollamada bulunmakla yetinmiştir. Türk Medenî Kanunu ise, davada taraf olma ehliyetini, medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış 8, 28, 47 ve 48. maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek, medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir.
    Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 28. maddesinde, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. Gerek; Türk Medenî Kanunu, gerekse; yürürlükten kalkan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş, ölen kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır. Nitekim, 04.05.1978 tarihli ve 1978/4-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş kimsenin mirasçılarına halefiyet kuralı uygulanamayacağından, davaya dahil edilmek veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, bu doğrultudaki yargı içtihatları kararlılık kazanmıştır.
    Ancak, karar tarihinden sonra 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124/3 - 4. maddesiyle “… maddî bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
    Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir” hükümleri getirilmiştir.
    Taraf ehliyeti dava şartıdır. Bu husus, davanın her aşamasında hâkim tarafından incelenebilir, taraflarda davanın sonuna kadar bunu ileri sürebilirler. Taraf ehliyeti, aynı zamanda usûl işleminin geçerlilik koşuludur. Bu eksik ise, yapılan işlem geçerli değildir. Ancak, bu geçersizlik iyileştirilebilir. Bu hatanın iki etkisi birbirinden ayırt edilmelidir. Eğer taraf tüm yargılama boyunca taraf ehliyetine sahip değilse, örneğin taraf davadan önce ölmüş veya davadan öne taraf ehliyetine sahip değilse ve dava boyunca da böyle devam etmişse, bu durumda, taraf ehliyetinin olmayışı sebebiyle dava kural olarak reddedilmeli, verilen hüküm bozulmalıdır. Ancak, hiç kimse ölmüş ve taraf ehliyeti olmayan kişiye karşı bilerek dava açmaz. Bu şekilde bir dava açan davacı, davalı olarak dilekçesinde gösterdiği kişinin öldüğü bilinmediği için davayı açmış olabilir. Böyle bir durumda davacının ölmüş kişiye karşı açtığı dava, taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle reddedilmeden, ölenin mirasçılarına karşı sürdürülebilmelidir. Hukuk Muhakemeleri Yasasında iradî taraf değişikliğine izin verildiğinden (m. 124/3, 4) davacının ölenin mirasçılarına karşı bu davayı sürdürebilmesi gerekir
    (... .../... .../..., Medenî Usul Hukuku, 12. Bası, Ankara 2011, s. 207).
    Her ne kadar, 1086 sayılı H.U.M.K."nun yürürlükte bulunduğu zaman içerisinde dava tarihinden önce ölen kişiler aleyhine açılan davalarda ölü kişinin mirasçılarına halefiyet kuralı uygulamaya ve davaya dahil edilmek suretiyle davaya devam edilmesine bu doğrultuda kararlılık gösteren yargı içtihatları cevaz vermiyorsa da, 6100 sayılı H.M.K."nun 124. maddesinin getirdiği yeni düzenleme ile tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, hâkimin karşı tarafın rızasını almaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği düzenlemesi ile somut olayda bir kısım tapu kayıt malikinin ölü olması ve mirasçılar tarafından tapu kütüğünde gerekli intikallerin yapılmaması birlikte değerlendirildiğinde, tapuda ölü görünen tapu maliklerine dava açılması kabul edilebilir bir yanılgıdır.
    O halde; mahkemece yapılacak iş: davacı Hazineye, tapu malikleri ..., ..., ... ve ... ile diğer maliklerden öldüğü halde kayıtları dosyaya girmeyenler var ise bunların tüm mirasçılarını tespit ettirip yöntemince davaya dahil etmesi için önel verilmesi ve önelin sonucuna göre işlem yapılmasından ibarettir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ..., ..., ... mirasçısı ..., ... mirasçıları..., ..., ... vekili Avukat ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu nedene hasren BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre, taktir edilen 900,00.- TL avukatlık ücretinin davacı Hazineden alınarak kendini avukat ile temsil ettiren davalılara verilmesine 09.10.2012 günü oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara