Esas No: 2012/3297
Karar No: 2012/11354
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/3297 Esas 2012/11354 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili ile davalılardan ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2008 yılında yapılıp 22.12.2008 ile 20.01.2009 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşen arazi kadastrosu sırasında ... köyü, 159 ada 72 parsel sayılı 2383,44 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalı gerçek kişiler adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmakla birlikte mütegayip eşhastan kalan yani kayıp ve yitik kişilerden Hazineye intikal eden tapulu yer olduğu iddiasıyla kadastro mahkemesinde tespite itiraz davası açmıştır. Askı ilân süresi içerisinde dava açılmadığı gerekçesiyle kadastro mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine davacı yanın başvurusu ile dosya sulh hukuk mahkemesine intikal ettirilmiştir. Orman Yönetimi ise, 20.05.2011 tarihli harçlı dilekçesiyle, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece, davacı Hazinenin davasının reddine, katılan davacı ... Yönetiminin açtığı davanın ise kabulüne ve dava konusu ... köyü, 159 ada 72 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili ile davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yer ve orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; raporu hükme dayanak alınan orman bilirkişisi 1956 tarihli memleket haritasında taşınmazın kısmen orman alanında, kısmen açık alanda olduğunu ifade etmiştir. Bilirkişinin raporuna ekli aplikeli krokide de taşınmazın kısmen yeşil, kısmen açık alanda olduğu görülmektedir. Ancak, taşınmaz kısmen orman alanında kaldığı ifade edilmesine rağmen, orman bilirkişi raporunun sonuç bölümünde taşınmazın orman bütünlüğü içinde olduğu şeklinde eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı, kadastro paftası ve taşınmazın fiili durumu ile örtüşmeyen gerekçe ile taşınmazın tamamının orman sayılan yer olduğunu belirtilmiştir. Mahkemece bu çelişki üzerinde durulmamıştır. Yine, davalı gerçek kişiler yararına 3402 sayılı Yasanın 14. ve 17. maddelerindeki imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve davalı gerçek kişiler yönünden 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki sınırlamanın aşılıp aşılmadığı da usulune uygun araştırılıp saptanmamıştır. Bu durumda, karara dayanak alınan raporlar çekişmeli taşınmazın öncesinin niteliğini ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmadığı gibi eksik araştırma ve inceleme ile hükme varılmıştır.
Bu nedenlerle, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarih ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarih ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarih ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın eski tarihli resmi belgelere ve fiili durumuna göre kısmen orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, taşınmazın orman sayılan ve sayılmayan bölümleri belirlenip, yüzölçümleri bilirkişi marifeti ile tespit edilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın tamamen veya kısmen orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma (Medenî Yasanın 713. maddesi, 3402 sayılı Yasanın 14. ve 17. maddelerindeki ) koşulların araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde yapılacak keşifte zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki giderilmeli, taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar, ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, ayrıca taşınmazın değişik bölümlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, taşınmazın imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, 1980-1990"lı yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine fotogometri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, çekişmeli taşınmazın fiili durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, bu bilgiler gözönünde tutularak mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde uzman bilirkişiler marifetiyle inceleme yapılarak, taşınmazın üstün vasfının belirlenmesi, ihya edilerek kültür arazisi niteliği kazandırılan bölümler ile işlenmeyen, imar ve ihya edilmeyen bölümlerinin ölçülerek belirlenmesi ve teknik bilirkişi tarafından krokisine işlenmesi, bu kısımların ayrıca mahkeme nezaretinde çektirilecek fotoğraflarda da işaretlettirilmesi, kazanılmaya elverişli yerler bulunup bulunmadığı ve kazanma koşullarının
oluşup oluşmadığı tespit edildikten sonra 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davalı gerçek kişiler ve murisleri yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Yasanın 03.07.2005 tarih ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, sınırlamanın aşılmadığının tespit edildiği ve kazanılmaya elverişli yerler bulunduğu ve kazanma koşullarının oluştuğu belirlendiği takdirde Hazinenin davasının reddine, imar ve ihya edilmeyen bölümlere ilişkin olarak da davacı Hazinenin davasının kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine ile davalı ..."nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 08/10/2012 günü oybirliği ile karar verildi.