Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/4720 Esas 2012/11336 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4720
Karar No: 2012/11336

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/4720 Esas 2012/11336 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2012/4720 E.  ,  2012/11336 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    ... kasabası, 252 ada 1 parsel sayılı 2994950,05 m² yüzölçümündeki taşınmaz, yörede yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında 3402 sayılı Yasanın 22/son maddesi gereğince kadastro tutanağı düzenlenmeden orman niteliğiyle tapu kütüğüne aktarılmıştır. Davacı gerçek kişi, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak orman sınırları içinde bırakılan yaklaşık 9600 m² taşınmazının, ormanla ilgisinin bulunmadığı iddiasıyla tespitin iptali ve adına tescili istemiyle kadastro mahkemesine dava açmış, mahkemece 3402 sayılı Yasanın 26/4 maddesi gereğince görevsizlik kararı verilerek dava, asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
    Davalı idare vekili, dava konusu taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içerisinde kaldığından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kalması nedeniyle davanın REDDİNE, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman sınırlandırılmasına itiraz ve tescil niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1744 sayılı Yasaya göre 08.07.1976 tarihinde yapılıp 20.07.1977 – 20.07.1978 tarihleri arasında askı ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması bulunmaktadır.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, dava konusu taşınmazın kesinleşen, ancak henüz tapuya tescil edilmeyen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı ve kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediği, kesinleşen orman sınırları içinde olması nedeniyle 3402 sayılı Yasanın 22/5. maddesi gereğince tapu kütüğüne aynen aktarılması amacıyla ada ve parsel numarası verildiği anlaşılmaktadır.
    Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun 1744 sayılı Yasaya göre yapıldığı, taşınmazın orman sınırı içine alınmasına karşı davacının komisyon nezdinde yaptığı bir itiraz bulunmadığı ve süresinde de dava açılmadığından, çekişmeli taşınmazı orman kadastrosu sınırları içinde bırakan işlem 20.07.1978 tarihinde kesinleşmiştir. İşlemin yapıldığı ve kesinleştiği tarihe göre, davacının bu işlemi idari ya da yargı yoluyla iptal ettirebileceği hiç bir yasal mevzuat bulunmamaktadır.
    6831 sayılı Yasanın orman kadastrosuna ilişkin hükümleri diğer kadastro yasaları gibi tasfiye amacı güttüğünden, ilgililere dava açmak için tanınan süreler hak düşürücü süre niteliğindedir. Bu hak düşürücü sürelerin kabulünden amaç, kamu düzenini korumaktır. Belli bir süre geçtikten sonra kadastrodan önceki haklara dayanarak, dava açılmasının önlenmesi, uyuşmazlıkların sona erdirilmesi istenmiştir. Hak arama özgürlüğünün sınırsız olarak kabulü kamu düzenini aksi yönde etkiler. Hak düşürücü süre ile, mülkiyet hakkı değil, hak arama özgürlüğü belli bir süre ile sınırlandırılmıştır. Bu sürelerin doğrudan doğruya kamu düzenini ilgilendirmeleri nedeniyle davanın hangi aşamasında olursa olsun mahkemece kendiliğinden gözetilmeleri gerekir. Bu nitelikleriyle dava engellerinden olup, ilk önce incelemesi icap eder. Davada hak düşürücü süre söz konusu ise, dava dinlenemez, işin esası incelenemez.
    Somut olayda, dava açma süresi, tahdidin yapıldığı ve kesinleştiği tarihlerde yürürlükte bulunan 1744 sayılı Yasayla getirilen değişikliğe göre 1 yıl ve davanın açıldığı günde yürürlükte bulunan 3373 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 11. maddesinin 1. fıkrasına göre 6 aydır. Aynı fıkrada yapılan
    son değişiklikle, ister kesin hükümle oluşsun, ister başka biçimde oluşsun, tapu kaydı maliklerine, tahdidin iptali davası açmak üzere 10 yıllık süre tanınmıştır. Bu iki hak arama süresinin dışında, nedeni ne olursa olsun süresiz hak arama özgürlüğü tanıyan bir yasa hükmü yoktur. 3373 sayılı Yasa ile getirilen 10 yıllık hak düşürücü süreye ilişkin kuralın yasanın yürürlük tarihinden önce düşmüş olan haklara uygulanacağına dair bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu nedenle 6831 sayılı Orman Yasasının 7. maddesi “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırının tayini ve tespiti orman kadastrosu komisyonları tarafından yapılır.” hükmü gereğince yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve fen bilirkişisi tarafından uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın 1744 sayılı Yasaya göre 1978 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, 6831 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde öngörülen orman kadastrosunun iptali için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçtiği, bu ilkeler H.G.K."nun 25/11/2009 gün ve 2009/20 - 446 ve 559 sayılı kararlarında aynen benimsendiği gözönünde bulundurularak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken farklı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuç itibariyle hükmün doğru olması nedeniyle davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 08/10/2012 günü oybirliği ile karar verildi.






    Hemen Ara