Esas No: 2012/8315
Karar No: 2012/11215
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/8315 Esas 2012/11215 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 169 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, tespit tutanağı düzenlenmeksizin ada ve parsel numarası verilerek 3402 sayılı Yasanın 22/son maddesi gereğince orman niteliğiyle tapu kütüğüne aktarılmıştır. Davacı, tapu kaydı ve zilyetlik iddiasıyla kadastro mahkemesine dava açmış, kadastro mahkemesi görevsizlik kararı vermiştir. Sulh hukuk mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1940 yılında 3116 sayılı Yasa gereğince orman kadastrosu yapılmış, daha sonra 1981 yılında aplikasyon çalışması ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. maddesi uygulaması yapılmıştır.
Davacı, tapu kaydı ve zilyetliğe dayanarak orman parseline karşı tapu iptali ve tescil davası açmış, mahkemece taşınmazın kısmen orman tahdit sınırları içinde kaldığı, tahdidin dışında kalan kısımlardan (c ve j) kısımlarının eylemli meşe ve çamlık olduğu, (A ve B) kısımları yönünden ise davacının murisinin 1938 yılında öldüğü dikkate alındığında geçerli bir zilyetliğin bulunmadığı, davacının dayandığı tapu kaydının orman tahdidinin kesinleşmesiyle değerini yitirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Davacı, miras iddiasıyla taşınmazın bütün mirasçılar adına tescilini istediği halde, böyle bir davayı tek başına açamayacağı göz önünde bulundurularak, diğer mirasçıların davaya muvafakatinin sağlanması ya da Medenî Yasanın 588. maddesi gereğince miras şirketine mümmesil tayini için davacıya süre verilmemiştir. Yine, çekişmeli taşınmaz Hazine adına tapuda kayıtlı olduğu halde, Hazine davaya dahil edilip taraf teşkili sağlanmadan dava görülmüştür. Bu usulü eksikliklerin yanında; davacının dayandığı tapu kaydının dosyada bulunan suretinin tarih ve sayısı okunmadığı gibi, kaydın ilk tesisinden itibaren bütün tedavülleri ile getirtilerek usulünce mahallinde uygulanmamıştır. Ayrıca, tapu kaydının kadastro sırasında başka yere revizyon görüp görmediği araştırılmamıştır. Orman araştırması yönünden ise, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin, eski tarihli memleket haritaları ile hava fotoğrafları üzerindeki konumu ile tahdit haritasına göre konumları, bu haritalar kadastro haritası ile ölçekleri eşitlenerek çakıştırılmadığı için denetime elverişli olmayıp raporlar yetersizdir. Yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz. O halde;
Mahkemece, öncelikle davacının miras bırakanına ait mirasçılık belgesi istenmesi, tereke iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tâbi olup da, davacıdan başka mirasçı var
ise, bunların da davaya katılmalarının sağlanması ya da yöntemine uygun biçimde muvafakatlarının alınması veya Medenî Yasanın 581. maddesi uyarınca miras ortaklığına bir mümessil tayin ettirilerek, onun huzuru ile yargılamaya devam edilmesi ve böylece kamu düzenine ilişkin dava şartı yerine getirilmeli, Hazine de davaya dahil ettirilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Bundan sonra;
Mahkemece, dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri ile tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları komşu parsel tutanak ve dayanakları, en eski tarihli memleket haritası ile son 20 yılda düzenlenmiş memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit haritası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir. Bu şekilde yapılacak inceleme ile taşınmazın kesinleşmiş orman tahdidi içinde kalıp kalmadığı belirlenmeli, tahdit içinde kaldığı belirlendiği takdirde davacının dayandığı tapu kaydı hukukî değerini yitirmiş olacağından başkaca bir inceleme yapılmadan dava reddedilmelidir. Ancak bu incelemede, taşınmazın kısmen veya tamamen tahdit dışında kaldığı belirlendiği takdirde, bu kez, taşınmaz tahdidin dışında olmasına rağmen, kadastro sırasında hatalı olarak 3402 sayılı Yasanın 22/son maddesi gereğince kütüğe aktarılmış olacağından, davanın kadastro sırasında tescil harici bırakılan yerin tescili davası şeklinde nitelendirmesi yapılarak, Medenî Yasanın 713. maddesi kapsamında gerekli inceleme ve araştırma yapılmalıdır. Bu cihetle;
Dosyaya getirtilmiş olan en eski tarihli memleket haritası ile son 20 yılda düzenlenmiş memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; sınırda eylemli orman bulunduğundan dayanak tapu kaydı, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Yasanın 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve dayanak tapu kaydının da uymadığı belirlendiği takdirde, bu kez,
zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişi) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 04/10/2012 günü oybirliği ile karar verildi.