Esas No: 2011/10316
Karar No: 2012/11116
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/10316 Esas 2012/11116 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ..., ... ve arkadaşları ile katılan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne, ..."ın karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü Merkez mevkii 129 ada 7 ve 13 parsel sayılı sırasıyla 1029,95 m2 ve 1188,66 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tarla niteliğiyle önceden dava dışı aynı ada 4, 5 ve 6 sayılı parseller ile bir bütün olarak atalarından intikalen ... oğlu ..."in zilyetliğinde olduğu, 1987 yılında ölümüyle geriye mirasçısı olarak evlatları ..., ..., ..., ... ve ..."i bıraktığı, ..."in de 1992 yılında ölümüyle mirasçı olarak kızı ..., ... mirasçıları ..., ..., ... ve ..."i bıraktığı, mirasçılardan ..."in bu yerlerden 5 sayılı parseli 12.09.1996 tarihli satış senedi ile ... sattığı, 6 sayılı parseli de 10.06.2002 tarihli senetle ... kızı ..."e sattığı, onun ise 6 sayılı parseli 30.10.2003 tarihinde ... kızı ... satığı, bu parsel içine 1995 yılında bir ve iki adetahır yapıldığı, 6 sayılı parselin Marmaris 1. Asliye Hukkuk Mahkemesinin 2003/388 esasında, 5 sayılı parselin ise aynı mahkemenin 2002/970 esasında dava konusu edildiği, 7 sayılı parseli mirasçılardan ..."in 1990 yılında haricen kimliği belirlenemeyen birine sattığı, daha sonra bu yere tesbit tarihine kadar kimsenin zilyet etmediği, bu nedenle Hazine adına tesbit edildiği, mirasçılardan ikisinin bu şekilde yaptığı satışlara rağmen aynı ada 4 ve 13 sayılı parsellerin mirasçılar tarafından ortak olarak kullanıldığı, 13 sayılı parsel üzerine mirasçılardan ... tarafından köye kadastro gelmeden üç ay önce zeytin ağacı dikildiği, satışlara dayalı zilyetliği tesbit tarihine kadar itiraz edilmediği, satışlara itiraz olunmaması nedeniyle iştirak halindeki mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştüğünden söz edilerek ... mirasçıları ..., ..., ..., ... ve mirasçılardan ... ölmekle, onun mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ... adlarına paylı olarak tesbit edilmiş, Kadastro Komisyonunca ..."nin satış senedine dayalı itirazı kabul edilerek, 129 ada 7 sayılı parselin 22.04.1991 tarihli satış senedi ile ... tarafından ..."ye satıldığından söz edilerek ... adına tesbit edilmiştir. Davacılar ..., ... ve ... çekişmeli 129 ada 13 sayılı parselin en az 40 yıl önce yapılan taksim ile kendilerine düştüğü adlarına tescili, ... taksim ile 129 ada 13 sayılı parselin kendisine düştüğü bu parselin adına tescili, ayrıca 129 ada 7 sayılı parselin 29 m2 bölümünün kendisine ait olduğu, bu bölümün ayrılarak 13 sayılı parsel ile birlikte adına tescili, davacılar ..., ... ve arkadaşları ise 129 ada 13 sayılı parselin Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescili istemiyle dava açmışlar, ... ve arkadaşları davalarından vazgeçmiştir. Hazine dava konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, tesbitlerinin iptali ve Hazine adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmıştır. Mahkemece davanın diğer
davaların REDDİNE, Hazinenin davasının KABULÜNE, çekişmeli ... köyü 129 ada 7 ve 13 sayılı parsellerin tesbitlerinin iptali ile parselerin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ..., Hazine, ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ve 1988 ilâ 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2896 ve 3302 sayılı yasalar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
1) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 74. maddesi ve 1086 sayılı Yasanın yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 26. maddesi gereğince, Hakim dava ile bağlı olup, ondan başkasına ve başka bir şeye karar veremez, davacı Hazine katılma dilekçesinde ve sonraki iddialarında, parselin taşlık ve çalılık niteliğinde, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu iddia ederek parsellerin bu niteliğiyle Hazine adına tescilini istediğine, orman olarak tescili yönünde bir istemi bulunmadığına, davada Orman Yönetimi taraf da olmadığına göre, Hazinenin istemiyle sınırlı olarak karar verilmesi gerekirken, dava aşılarak, parselin orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verlimesi doğru olmayıp, Hazinenin bu konuya temas eden temyiz itirazları yerindedir.
2) Hazinenin diğer temyiz itirazları ile gerçek kişilerin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece toplanan deliller, özellikle keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin sınırdaki devlet ormanları devamı niteliğindeki, yüksek eğimli makilik olduğunun belirlendiği, bu haliyle 6831 sayılı Yasanın 1/J maddesi hükmüne göre orman sayılacağı gibi, etrafının sınırlaması itirazsız keinleşmiş devlet ormanları ile çevril orman içi açıklığı olduğu, 6831 sayılı Yasanın 17/11. maddesi hükmüne göre özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde tapuya tescil edilemeyeceği gerekçesiyle Hazinenin davasının kabulüyle, parselin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar vermişse de;
Kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritası ile en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları ile 1996 yılında düzenlenen memleket haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen orman uzmanı bilirkişi raporuyla çekişmeli parsellerin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, uygulanan eski tarihli harita ve fotoğraflarda orman olarak nitelendirilmediği, 7 sayılı parselin kuzey bölümünde 5 adet 28 yaşında, 13 sayılı parselin kuzey bölümünde ise 4 adet çam ağacının bulunduğu, bunlardan ikisinin 64 yaşında olduğu, eğimli olmayıp düz olduğu, ziraat uzmanı bilirkişi ise raporunda da; çekişmeli parsellerin kuzeyinden yol geçtiği yolun kuzeyinde ise devlet ormanı bulunduğu, güneyden dere ile sınır olduğu, 7 sayılı parselin eğimsiz, düz, toprak derinliğinin 90-100 cm , geçirgen ve gevşek olduğu, tarımı olumsuz etkileyecek bir engel bulunmadığı,üzerinde 55-60 yaşında iki adet zeytin ve parselin kuzeyinde kümelenen 25-30 yaşlarında 6 adet çam ağacı bulunduğu, sulanmayan kuru tarla olduğu, nadasa bırakıldığı, batıdan tel örgü ile çevrili olduğu, parselin bakımının ve temizliğinin muntazam olarak yapıldığı, yabani formda çok yılık bitki örtüsü ve maki formunda bitki bulunmadığı, hali hazırdaki durumu itibariyle tarım alanı olduğu, güneydeki derenin parselden 2 metre düşük kotta olduğu, orman sınırına doğru genişlemeye elverişli olmadığı, 45-50 yıl önce imar ihya edilerek kullanılmaya başlanan kadim ziraat alanı olduğu, 13 sayılı parselin de aynı yapıda olduğu anlatıldıktan sonra, içinde 1x1 metre çapında bir keson kuyu ve üzerinde elektirikli motopomp bulunduğu, doğuda bir metre harçlı duvar ve duvarın üzerinde tel çit bulunduğu, parsel üzerinde 5 yaşında 10 adet nar, 9 adet limon, 1 adet kayısı, 2 adet şeftali, 1 adet armut ve 32 adet zeytin, ayrıca 15 adedi araziye dikili 27 adedi tenekeler içinde 42 adet palmiye bulunduğu, parselde bakım ve temizlik işlerinin düzenli olarak yapıldığı, çok yıllık yabani formda bitki ve maki bitkisi bulunmadığı, 45 - 50 yıl önce imar ihya edilmiş kadim tarım alanı olarak kullanıldığı bildirilmiştir.
Getirtilen tesbit tutanakları ve tapu kayıtıları incelendiğinde, çekişmeli parsellerin komşuları olan dava dışı 129 ada 8 sayılı parselin kadastro tesbitinin Kemal Karaman, güneyde bulunan komşu dava dışı 124 ada 13 sayılı parselin tesbitinin de ... adına itirazsız kesinleşerek tapuya kayıt edildiği, dava dışı komşu 129 ada 1 sayılı parselin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Bekir Tarım adına tesbit edildiği, Hazine tarafından parselin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla açılan davanın kısmen kabulüne parselin fen bilirkişi krokisinde (B) ile gösterilen 1197,40 m2
bölümünün tesbitinin iptaline ve davacı Hazine adına tapuya tesciline, aynı fen bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 5950,21 m2 bölümün tesbit gibi davalı adına tapuya tesciline ilişkin Kadastro Mahkemesinin 15.02.2010 gün ve 2009/633 - 147 sayılı kararının, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02.12.2010 gün ve 2010/12168 - 15026 sayılı kararı ile, 1 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (B) ile gösterilen bölümüm orman olarak tesciline şeklinde düzeltilere onandığı anlaşılmaktadır.
Keşif ve bilirkişi raporları ile belirlenen toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi özellikle komşu parselerin bir kısmının kesinleşen hukuki durumlarına göre, çekişmeli parsellerin orman içi açıklığı olduğu ya da eylemli orman alanı olduğu söylenemez, çekişmeli parsellerin kuzey bölümlerinde bulanan az sayıdaki çam ağacının sayıları ve arazide kapladığı alanlar gözetildiğinde, parsellerin tamanının orman olarak nitelendirilmesini gerektirip gerektirmediği konusundaki inceleme yetersizdir.
Gerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gerekse bu kanun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, keşif ve bilirkişi delili taktiri delil olarak düzenlenmiştir. Hakim genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği, teknik konularda bilirkişi deliline başvurabilecektir. Hakim sunulan bilirkişi raporlarını ile bağlı olmayıp, bu raporları iddia ve savunma doğrultusunda serbestçe takir ederek, karar verecektir. Hâkim tarafından keşif ve bilirkişi raporlarını yeterli olmadığı belirlendiği taktirde yapılacak iş, tarafların istemi halinde bilirkişilerden ek raporlar almak ya da, yeniden keşif yaparak bilirkişi raporları almaktır. Hâkim yeterli olmadığını düşünerek keşif ve bilirkişi deliline başvurduğu konularda, bu delilleri yok sayarak, aynı konularda yaptığı kendi değerlendirmelerine dayalı olarak hüküm veremez.
Diğer taraftan, yerel bilirişi ve tanık beyanları ile belirlendiği gibi çekişmeli parselerin bir bütün olarak ortak muris ... tarafından kullanılırken ondan mirasçılarına kaldığı yönünde taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davacı ve davalı gerçek kişiler arasındaki uyuşmazlık, ..."in mirasının yöntemince paylaşılıp paylaşılmadığına ilişkindir. Yöntemine uygun bir paylaşımdan söz edebilmek için, tüm mirasçıların bir araya gelerek, terekeyi iradeleri ile pay etmeleri ve daha sonra bu paylaşıma uymaları gereklidir. Yerel mahkeme tarafından ..."in terekesini oluşturan mirası belirlenmemiş, ..."in tüm mirasının yine mirasçılarının hepsinin eksiksiz katılımı ile paylaşılıp paylaşılmadığı, bu paylaşıma tüm mirasçıların uyup uymadığı, paylaşımın daha sonra bozulup bozulmadığı yönünde yapılan araştırma da yetersizdir.
O halde, mahkemece öncelikle çekişmeli parsellere bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu parseller ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip parsellerin niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu parsellerin 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli parsellerin konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, çekişmeli parselerin kuzeyindeki çam ağaçlarının bulunduğu bölümlerin ifraz krokisi düzenlettirilmeli, bu bölümler üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlikten söz edilemeyceği için, Hazinenin .bu bölümlere yönelik davasının kabulüne karar verilmeli, çekişmeli parsellerin diğer bölümlerinin, öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf
tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak, ayrıca; parsellerin eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında parsellerin çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının davacı ve davalı gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden araştırılmalı, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu parsellerin sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli;
Yapılan araştırma sonunda çekişmeli parsellerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilebilecek yerlerden olduğuve davacı ve davalılar ile murisleri yarararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlendiği taktirde, bu kez; davacı gerçek kişilerin iddialarına göre, ...”in terekesini oluşturduğunu söyledikleri ..."den kaldığı, ya da bu kişiye aitken mirasçılarından birisi ya da bir kaçı tarafından üçüncü kişilere satılan taşınır ve taşınmazların tümü tesbit edilmeli, tesbit edilen parsellerin tesbit tutanakları ile dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları ile bu parsellerin komşularının tesbit tutanakları ve var ise dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, terekeye dahil olduğu belirlenen parsellerden halen dava konusu olanlar var ise, gerçek kişilerin iddiasına göre bu davaların birlikte görülmesinde yarar bulunduğundan, aralarında irtibat bulunan davalar birleştirilmeli, hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunan parsellere ilişkin dava dosyaları dellil olarak getirtilip bu dosya içine konulmalı, ortak murisin tüm malları ve malların değerleri yöntemince saptanmalı, yöreyi ve ortak murisi tanıyan yeterince yaşlı yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının katılımı ile bu parsellerin başında yapılacak keşifte, ortak murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında, tüm mirasçıların katılımı ve hür iradesi ile mirasın paylaşılıp paylaşılmadığı, yapılmış ise hangi mirasçının payına hangi taşınmaz ya da taşınmazlar ile taşınır malların düştüğü sorularak, somut olaylara dayalı bilgi ve görgüleri sorulmalı, paylaşımda terekeden kime ne verildiği tereddüte yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile tesbit tutanaklarında tutanak tanığı olarak gösterilenlerin beyanları çeliştiğinde bu çelişkiler yöntemince giderilmeli, uzman bilirkişilere uygulamayı gösteren rapor kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ..., davacılar ... ve arkadaşları ile katılan Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının temyiz eden gerçek kişilere iadesine 02/10/2012 günü oybirliği ile karar verildi.