Esas No: 2021/1053
Karar No: 2021/5256
Karar Tarihi: 01.03.2021
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/1053 Esas 2021/5256 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının, davalı ... bünyesinde çalıştığını ve emekli olduğunu, davacının davalı ..."nda 2009 yılında çalışmakta iken iki vardiya uygulandığını, bu çalışmalardan ilk çalışma sabah saat 07:00"dan akşam saat 15:00"a, ikinci çalışma akşam saat 15:00"dan gece saat 23:00"a kadar haftanın 7 günü devam ettiğini, bu şekildeki fazla mesaili çalışmaları davalı Belediyede 3 vardiya çalışma sistemine geçinceye kadar devam ettiğini ancak davacının haftanın 7. günü ( hafta sonu ) çalışması yine de devam ettiğini, 2009 ve daha sonraki yıllarda hafta tatili olan pazar günlerinde, tüm bayramlarda ve genel tatil günlerinde de çalıştığını, davacı ile bütün işçiler 2009 yılında haftalık 45 saatten fazla mesai yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalıştığını ( vardiyalı sisteme geçince fazla mesai yapılmamış ) davalı ... " yıllık 270 saatten fazla mesai ücreti ödenmez. " gerekçesi ile çalıştırdıkları işçilerin yaptıkları fazla mesai, bayram ve tatil ücretlerini ödemediğini, davacının ve mesai arkadaşlarının yaptıkları fazla çalışmalarının davalı ... Temizlik İşleri Müdürlüğü tarafından tespit edildiğini ve imzalandığını, davacının, davalı ... ile toplu iş sözleşmesini imzalayan ... Sendikası üyesi olduğunu, davalı ... ile yapılan Toplu İş Sözleşmesi"nin 39. maddesinde, ulusal bayram, genel tatil ve hafta tatillerinde yapılan fazla çalışmalar 3 kat, hafta içi yapılan fazla çalışmalar 2 kat fazlası ile ödenir dendiğini, davacının kendisine ödenmesi gereken fazla mesai ve ulusal bayram ( dini ve resmi bayram ) ve genel tatil ücretleri ödenmediğinden şimdilik 500,00 TL fazla mesai alacağı ve 500,00 TL ulusal bayram ( dini ve resmi bayram ) ve genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle,davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan ilk yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 22.Hukuk Dairesi’nin 2016/24318 esas, 2019/22227 karar sayılı ilamı ile, davacının iş yerinde kartlı giriş sistemi bulunduğunu, çalışmalarının işverence kayıt altına alındığını ve kendilerince de imzalandığını beyan etmiş, davalı idarece kayıtlara göre ödenmesi gereken alacaktan yıllık 270 saati aşan kısmın ödenmediğini belirttiği, dosyaya ibraz edilen puantaj kayıtlarında davacının çalışma günleri işaretlenerek, fazla çalışma, fazla sürelerle çalışma, hafta tatili, genel tatil ve bayram çalışmaları saat olarak gösterildiği, Mahkemece yapılacak işin, ödemeye dair kayıtlar da celbedilerek, Toplu İş Sözleşmesi hükmü gözönünde bulundurularak puantaj kayıtlarına göre ulusal bayram genel tatiller dışındaki aylık fazla çalışmaları toplamının tamamının bordrolara yansıtılarak Toplu İş Sözleşmesi 39. madde hükmüne göre ödenip ödenmediği belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması olduğu, bilirkişilerce yapılan hesaplamalar dikkate alınmaksızın kesinleşmiş emsal gerekçe gösterilerek talebin reddinin isabetsiz olduğu gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak sureti ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı tarafından davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı def’inin dikkate alınıp alınamayacağı uyuşmazlık konusudur.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve kanuni bir engel bulunmamaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7. maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447. maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı Kanun"un 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.
Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def"i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde 319. madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı definin ileri sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 sayılı Kanun’un 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
Dosya içeriğine göre; Mahkemece bozma ilamından sonra hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma alacağı, süresinde verilen cevap dilekçesinde davaya karşı zamanaşımı definde bulunulduğu gözetilmeden 15.01.2009 tarihinden itibaren hesaplanmıştır. 01.07.2014 dava tarihine göre 01.07.2009 tarihi öncesi fazla çalışma alacağının zamanaşımına uğramış olmasına karşın hesaplamaların 15.01.2009 tarihinden itibaren yapılması hatalı olup, davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı defi dikkate alınarak fazla çalışma alacağının yeniden hesap edilmesi için yazılı şekilde verilen karar bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.