Esas No: 2013/1849
Karar No: 2013/29172
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/1849 Esas 2013/29172 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat... ile davacı vekili avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, davalı ile yapılan harici satış vaadi sözleşmesi ile taşınmaz satın aldıklarını,taşınmazın sözleşmede belirlenen süreden 3 ay gecikmeyle teslim edilmek istendiğini, taşınmazda ve ortak alanlarda eksiklikler olması nedeniyle teslim tutanağının imzalanmadığını, eksikliklerin tamamlanmasından sonra imzalanacağının bildirildiğini, eksikliklerin büyük bir kısmının halen devam ettiğini, bu nedenle davalıya 02.09.2010 tarihli ihtarname gönderdiklerini,12.07.2007 tarihli satış vaadi sözleşmesine göre ayıp ve eksik işler olduğunu bunların taşınmazın değerini düşürdüğünü belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı ... ile 12.06.2007 tarihli satış vaadi sözleşmesi yapıldığını,bu sözleşme hükümleri gereğince yapılması gereken tüm işleri yapıldığını,dairenin eksiksiz teslim edildiğini, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
2013/1849-29172
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, davalı taraftan satın alınan daire içindeki eksik ve ayıplı işler ile ortak alanlardaki ayıplı ve eksik imalatlar nedeni ile ortaya çıkan değer farkının tahsili istemine ilişkindir. Davacılar,davalı tarafından inşa edilen taşınmazın sözleşmeye göre ayıplı ve eksik ifa içerir şekilde imal edildiğini ileri sürmüş, davalı ise ayıbın mevcut olmadığını, ihbar sürelerine uyulmadığını savunmuştur. Mahkemece, mahallinde tespit edilen bir kısım hususların eksik ifa kapsamında bir kısım imalatların gizli ayıplı olduğu kabul edilerek yapılan bilirkişi incelemesine dayalı hesaplamaya göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
4077 sayılı Kanunun 4.maddesinin 2.fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda,yasada belirlenen seçimlik haklarını talep imkanına sahiptir. Satıcı, tüketicinin seçimlik hakları kapsamında tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi uygulanacaktır. Borçlar Kanununun 198. maddesine göre, alıcı, teslim aldığı malı örf ve âdete göre, imkân hâsıl olur olmaz muayene etmek ve satıcının tekeffülü altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda adi bir muayene ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olup da, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. BK’nun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Eksik işler yönünde ihbar edilmeden dava açılabileceği, diğer bir deyişle ihbara gerek olmadığı gerek dairemizce gerekse Yargıtayca istikrarlı bir şekilde uyarlandığı gözetilmelidir.
Dava konusu olayda öncelikle “ayıplı ifa” mı, yoksa “eksik iş” mi söz konusu olduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu kapsamda ;
2013/1849-29172
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Eksik iş ise; sözleşme konusu işlerin yapılmaması yani hiç yapılmayan iştir.
Eksik ifa ise, kanunlarımızda tanımı yapılmamakla birlikte, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesinde sayılan ayıp kavramı içerisinde mütalaa olunmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafça ileri sürülen hususların mahiyeti yönünde değerlendirme yapılmış ise de,bu değerlendirmenin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı anlaşılmakta olup,bilirkişi raporunda eksik ifa olarak kabul edilen “dış cephenin karma-ithal kaplama malzeme ve cam giydirme şeklinde kaplanmamış olması,ana bina giriş zeminininde kaymaz kaplama malzeme kullanılmamış olması,ana girişte rüzgarlık olmaması,giriş kapısının kaliteli ve dekoratif nitelik taşımaması,giriş kısmında flotal ayna olmaması,su deposu yüzeyinin seramik ile kaplanmamış olması,çevre duvarlarının süsleme tuğla ile dekore edilmemiş olması” ile bilirkişi tarafından gizli ayıp kapsamında değerlendirilen “jeneratör için ses yalıtımlı kabin yapılmamış olması ve su deposu içindeki temizleme vanasının uygun kotta olmaması” gibi hususların normal bir kontrolle anlaşılabilecek nitelikte açık ayıp niteliğinde olmasına rağmen,bilirkişi raporunda yapılan hatalı değerlendirme sonucu eksik ifa ve gizli ayıp olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmaz, davacı tarafından davalıya gönderilen ayıp ihbarına konu 02.09.2010 tarihli ihtarnamede kabul edildiği şekilde davacı tarafa 25.10.2008 tarihinde teslim edilmesine rağmen davacılar tarafından yukarıda belirtilen açık ayıpların yasal 30 günlük yasal sürede davalıya ihbar edildiğine ilişkin dosyada bir delil bulunmadığı gibi bu hususların bağımsız bölümün teslim edildiği tarihte davacılar tarafından kolayca tespit edilebileceği kuşkusuzdur. Bu itibarla davacılar tarafından yukarıda belirtilen açık ayıpların süresinde davalıya ihtar edilmediği gözetilerek,bu açık ayıplara ilişkin davacı taleplerinin reddi gerektiğinin kabulü gerekir.
Gizli ayıplar yönünden ise,bu ayıpların ortaya çıkmasından itibaren süresi içerisinde ihbarda bulunup bulunmadıkları, 4077 sayılı yasanın 4. maddesi hükmü ve BK. 198 maddesi hükmü de gözetilmek suretiyle incelenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup,bozmayı gerektirir.
2013/1849-29172
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 25.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.