Esas No: 2012/8777
Karar No: 2012/10681
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/8777 Esas 2012/10681 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla açılmış, sulh hukuk mahkemesinde kabul edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuş, daha sonra bölgede yapılan arazi kadastrosu sonucu kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Dosya Yargıtay 20. Hukuk Dairesine gönderilmiş, mahkemece eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planının getirtilip, bilirkişiler aracılığıyla yapılacak incelemeye göre tapu kaydının sınırları zeminde belirlenmeli, taşınmazın orman olmadığı saptanması halinde zilyetlik koşulları araştırılarak bir karar verilmesi gerekmektedir. 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasa hükümleri de dikkate alınmalıdır. Kararda geçen kanun maddeleri şunlardır: Medenî Yasa'nın 713. maddesi, 3402 sayılı Yasa'nın 45. maddesi ve 14. maddesinde yazılı zilyetlik koşulları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988, 14.03.1989 ve 13.06.1989 tarihli kararları, 5304 sayılı Yasa'nın 14. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi katılan ... mirasçıları ... ve müşterekleri ile davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar ... ve ..., sulh hukuk mahkemesine verdikleri 24.07.1985 günlü dava dilekçeleriyle; sınırlarını bildirdikleri ... köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek Medenî Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişler; ..., çekişmeli yerin dedelerinden kalan tapulu yerleri olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Sulh hukuk mahkemesince, davacıların davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm katılan ... ve davalı Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 1990/4116-12286 sayılı kararında özetle; “Katılanın dayandığı tapu kaydının araziye tam olarak uygulanmadığı ve mahalli bilirkişi yaşlarının uygun olmadığı” gereğine değinilerek bozulmuş, daha sonra bölgede yapılan arazi kadastrosu çalışmaları sonucu dava konusu taşınmaz hakkında 104 ada 2 parsel numarasıyla kadastro tutanağı düzenlenince dosya görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Bu aşamada davcıların kız kardeşi ... da aynı iddialarla davaya katılmıştır. Kadastro hâkimliğince; davacıların davasının kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı Hazine ve katılan davacı ... mirasçıları tarafından temyizi üzerine, hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13.02.2001 tarihli ve 2001/64 - 1111 sayılı bozma kararında özetle: "Yargılamanın bitirildiği 09.08.2000 tarihli celse zaptında katip imzası yoktur. H.Y.U.Y."nın 152. maddesinde celse bitiminde tutanağın hazır bulunan hâkim ve katip tarafından imza olunacağı amir hükmü gereğince, duruşma zaptının imzalanması zorunlu olup, bozma nedeni olduğu" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra müdahil davacıların davasının reddine, davacıların davasının kabulüne, Akdoğmuş köyü 104 ada 2 parselin davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve müdahil davacı ... mirasçılarının temyizi üzerine bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2006/3119-5546 sayılı ve 24.04.2006 tarihli kararında özetle: “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; karara dayanak alınan bilirkişi raporu, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasa ile iadeye tâbi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu
saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın orman olmadığının anlaşılması halinde daha önce yapılan keşiflerde tapu kaydının sınırları zeminde tam olarak belirlenemediği, bu nedenle tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyduğu kabul edilemeyeceğinden, 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı zilyetlik koşulları araştırılarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra katılan ... mirasçılarının davalarının reddine, davacı ..., ... mirasçıları ve katılan ...’ın davalarının kabulüne ve dava konusu ... Köyü 104 ada 2 nolu parsel sayılı 19100 m² taşınmazın ..., ve ... ile ... ve ... adlarına payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm katılan ... mirasçıları ... ve müşterekleri ile davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ve özellikle keşif sonucu düzenlenen Orman Yüksek Mühendisleri Prof. Dr. ..., Yrd. Doç. Dr. ... ve ... ... tarafından düzenlenen 23.07.2010 günlü gerekçeli resmî belge ve bilgilere ve eylemli duruma uygun bilirkişi raporunda taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu saptandığına, katılan ... mirasçılarının dayandıkları geldisi K. Sani 1238 Yok. 499 nolu, doğusu dere, kuzeyi, güneyi ve batısı yol sınırlı 1838 m² yüzölçümlü tapu kaydının, 19.100 m² yüzölçümündeki dava konusu taşınmaza uyduğunun kabul edilemeyeceği ve 1954 yılından beri taşınmazı kullanan davacılar yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden gerçek kişilere yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 25.09.2012 günü oybirliği ile karar verildi.