(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2012/8158 E. , 2012/10603 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 02/12/2012 gün ve 2010/13248 - 5056 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı gerçek kişiler vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 243 ada 3 sayılı parsel, dava dışı aynı ada 1, 2 ve 4 sayılı parseller ile bir bütün olarak ...zilyetliğindeyken, parçalar bölerek çocuklarına bağışladığından söz edilerek kızları ..., ... ve ... adına tesbit edilmiş, Orman Yönetimi taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu savıyla dava açmış, mahkemenin davanın kabulüne, tesbitin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin 17.05.2010 gün ve 2009/357-404 sayılı kararı, davalı gerçek kişilerin temyiz üzerine Dairenin 02.12.2010 gün ve 2010/13248-15056 sayılı kararı ile “Çekişmeli parselin orman içi açıklığı olduğu, orman kadastro yönetmeliğinin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu olduğu, orman kadastrosu sınrıları dışında bırakılsa bile zilyetlikle edinilemeyeceği” gerekçesiyle onanmış, davalı gerçek kişiler daire kararın düzeltilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller, özellikle keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin orman içi açıklığı olduğu, eğiminin % 12"den fazla makilik niteliğindeki taşınmazın zilyetlikle edinilemeyeceği, davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve parselin orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmişse de;
Bilirkişi orman yüksek mühendisi gerekçeli raporunda çekişmeli taşınmazın en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafında açık alanda göründüğü, ancak; 1967 yılında kesinleşen orman kadastrosunda (A) harfi ile gösterilen bölümün orman sınırları dışında, (B) harfi ile gösterilen bölümün orman sınırları içerisinde kaldığını bildirdiği, aynı adadaki diğer parsellerin bir bölümünün gerçek kişiler adına tespitinin kesinleştiği ve tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Gerek, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, gerekse; bu kanun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, keşif ve bilirkişi delili, taktiri delil olarak düzenlenmiştir. Hâkim genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği, teknik konularda bilirkişi deliline başvurabilecektir. Hâkim sunulan bilirkişi raporlarını ile bağlı olmayıp, bu raporları iddia ve savunma doğrultusunda serbestçe takir ederek, karar verecektir. Hâkim tarafından keşif ve bilirkişi raporlarını yeterli olmadığı belirlendiği taktirde yapılacak iş, tarafların istemi halinde bilirkişilerden ek raporlar almak ya da, yeniden keşif yaparak bilirkişi raporları almaktır. Hâkim yeterli olmadığını düşünerek keşif ve bilirkişi deliline başvurduğu konularda, bu delilleri yok sayarak, aynı konularda yaptığı kendi değerlendirmelerine dayalı olarak hüküm veremez.
O halde, yerinde bir harita kadastro mühendisi ve bir orman yüksek mühendisi bilirkişi aracılığı ile yeniden keşif yapılarak arazi kadastro paftası ile 1967 yılında kesinleşen orman kadastro haritası ölçekleri eşitlenmek suretiyle çakıştırılıp, çekişmeli 243 ada 3 sayılı parselin kesinleşen orman sınırları içerisinde kalan bölümü belirlenip, bilirkişilerce infaza elverişli kroki düzenlettirilmeli ve orman sınırları içerisinde kalan bölüme yönelik Orman Yönetiminin davasının kabulüne, orman sınırları dışında kalan
kalan bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamı ile bağdaşmayan gerekçeyle davanın taşınmazın tamamı yönünden kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi, bu kararın düzeltilerek onanmasına ilişkin daire kararı da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... ve arkadaşlarının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 02.12.2010 gün ve 2010/13248-5056 sayılı onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkemenin 17.05.2010 gün ve 2009/357-404 sayılı kararının belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan harcını istek halinde gerçek kişilere iadesine 25.09.2012 günü oybirliği ile karar verildi.