Esas No: 2022/7235
Karar No: 2022/14598
Karar Tarihi: 24.10.2022
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2022/7235 Esas 2022/14598 Karar Sayılı İlamı
7. Ceza Dairesi 2022/7235 E. , 2022/14598 K."İçtihat Metni"
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na aykırılık suçundan sanıklar ..., ... ve ...'in, anılan Kanun'un 56/5, 63/10 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 75/1. maddeleri gereğince ayrı ayrı 1.000,00 Türk Lirası adlî para cezası cezalandırılmalarına dair Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/07/2017 tarihli ve 2017/47 esas, 2017/269 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 20/06/2022 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/07/2022 tarihli ve KYB. 2022/95440 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 52. maddesinde yer alan “(1) Adlî para cezası, beş günden az ve Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.(4) Hâkim, ekonomik ve şahsî hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler hâlinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.” şeklindeki ve 6545 sayılı Kanun'un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106/3. maddesinde yer alan "Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adlî para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir." şeklindeki amir hükümler karşısında, adlî para cezasının belirlenmesine ilişkin Kanun maddesinin gösterilmemesi ve sanıkların aleyhine olacak şekilde adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde karşılaşabilecekleri muhtemel durumun sanıklara usulüne uygun şekilde ihtar edilmemiş olmasında,
2. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine 11/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile eklenen "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" hükmü karşısında, sanık ...’nin MERNİS adresine doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 195. maddesinde yazılı ihtarat yazılmak suretiyle yapılan duruşma günü tebliğinin usule aykırı olduğu cihetle, sanığın savunma hakkının kısıtlanması suretiyle mahkûmiyetine karar verilmesinde,
3. 5237 sayılı Kanun'un 75. maddesinde adli para cezası maktu ise bu miktarın, değilse aşağı sınırının, soruşturma giderleri ile birlikte, yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödenmesi halinde ilgili hakkında kamu davasının açılmayacağının düzenlendiği cihetle, soruşturma aşamasında sanık ...’e önödeme önerisinde bulunulmadığı anlaşıldığından, öncelikle sanığa usulüne uygun önödeme teklifinde bulunulup sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Suçtan doğrudan doğruya zarar gören ve yargılamaya katılma hakkı bulunan kurum olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu dava ve duruşmadan haberdar edilmeden yargılama sonlandırıldığı gibi, adı geçen kuruma gerekçeli kararın tebliği de yapılmadığı ve bu nedenle kanun yararına bozma istemine konu karar ile ilgili usuli işlemlerin tamamlanmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 24/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.