Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/4753 Esas 2011/5041 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/4753
Karar No: 2011/5041
Karar Tarihi: 31.05.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/4753 Esas 2011/5041 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2010/4753 E.  ,  2011/5041 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 11.3.2003-1.9.2003 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    Dava, davacının davalı işverene ait (...) sigorta nolu işyerinde mağaza satış müdürü olarak 11.03.2003 tarihi ile 01.09.2003 tarihleri arasında geçen, davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davacının davalı işyerinden bildirilen çalışma sürelerinin haricindeki çalışmasının ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işverence davacının (1054704) sicil nolu iş yerinde 2.10.2003 tarihinde işe girdiğine dair işe giriş bildirgesi verildiği, 2.10.2003-1.3.2005 tarihleri arasındaki çalışmalarının Kuruma tam olarak bildirildiği, işyerinin 2.10.2003 tarihinde Yasa kapsamına alındığı, işyerinden imzalı ücret bordrosunun verilmediği, davacı tarafından imzalanması muhtemel kargo teslim fişi, irsaliye faturası ...gibi belgelerin bulunup bulunmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
    Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan ve zabıtaca tespit edilmiş başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerden de değildir.
    Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
    Yapılacak iş; varsa işverence düzenlenmiş ücret bordrosu getirtilerek 11.03.2003 tarihinden itibaren davacı ile aynı işyerinde çalışan varsa kayıtlı tanıkların yoksa zabıta marifetiyle tespit edilecek, işyerine komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının beyanlarına baş vurularak çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davacının talep ettiği sürelere ilişkin olarak davacı tarafından imzalanması muhtemel kargo teslim fişi, irsaliye faturası, müşterilere verilen ürün teslim veya tadilat fişleri ...gibi belgelerin bulunup bulunmadığının araştırılıp varsa dosyaya celbetmek, ayrıca davacının davalı işyeri satış müdürü olması itibariyle sigorta prim belgelerinin ve resmi belgelerin düzenlenmesinde yetkili kişi olduğu hususu da göz önüne alınarak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
    31.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara