Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/3481 Esas 2011/5040 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3481
Karar No: 2011/5040
Karar Tarihi: 31.05.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/3481 Esas 2011/5040 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2011/3481 E.  ,  2011/5040 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, 21.7.2004-31.12.2004 tarihleri arasındaki SSK sigortalılığının geçerli olduğunun tespitiyle, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    Dava, davacının dava dışı (1020755) sigorta nolu ... ait mobilya imalatı işyerinde muhasebeci olarak hizmet aktiyle 1.7.2004 tarihinden itibaren çalıştığı halde Kurumun davacıyı 1.7.2004-20.7.2004 tarihleri arasını 506 sayılı Yasaya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığını kabul edip 20.7.2004-31.12.2007 tarihleri arasında ise taraflar arasındaki ilişkinin istisna akti olduğu gerekçesiyle 506 sayılı Yasaya tabi zorunlu sigortalı saymayıp iptal etmesi nedeniyle, iptale dayanak olan 22.5.2008 gün ve 49/23 nolu müfettiş raporunun ve Kurumun 20.6.2008 gün ve 13154 sayılı işleminin iptali ile davacının 20.7.2004-31.12.2007 tarihleri arasında 506 sayılı Yasaya tabi zorunlu sigortalı hizmetlerinin geçerli sayılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece bozmaya uyularak istemin kabulüne karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 5.3.1997 tarihli giriş bildirgesi ile 21.1.1992 tarihinde 1479 sayılı Yasaya tabi Bağ-kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı, 30.6.2004 tarihinde terkin edildiği, bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, 5.3.1992 -30.6.2004 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu, Vergi yoklama memurunun 15.7.2004 tarihli tutanağında davacının .... Caddesi ... İş Hanı Kat:2 ... adresindeki serbest muhasebe işini 30.6.2004 itibariyle terk ettiği, 21.7.2004 tarihli tutanağında ise aynı adresteki serbest muhasebecilik işine işyerini kiralayarak 20.7.2004 tarihinde tekrar başladığının belirtildiği, 5.2.2008 tarihli tutanakta ise davacının söz konusu işini 31.12.2007 tarihi itibariyle terk ettiği, ... Odasının 5.5.2008 günlü yazısında, davacının 21.2.1992 tarihinde Zonguldak Odasında kaydının olduğu, 1996 tarihinde Karabük te oda kurulduğunu, davacının 6.2.2008 tarihli dilekçesiyle 31.12.2007 tarihinde vergi kaydını kapattırdığını belirtmesi üzerine çalışanlar listesinden kaydının 31.12.2007 tarihi itibariyle silindiğini belirttiği, davacının 16.4.2008 tarihinde iki adet dilekçe vererek 30.6.2004 tarihinde mükellefiyetini kapattırdığını, 20.7.2004 tarihinde ise yeniden faaliyetine başladığını belirttiği, 17.4.2008 tarih ve 307 nolu Yönetim Kurulu kararı ile 30.6.2004 tarihi itibariyle kaydının silinip ve 20.7.2004 tarihi itibariyle de çalışanlar listesine kaydının yapılmış olduğunun belirtildiği, dava dışı (...) sigorta nolu ... ait mobilya imalatı işyerinde muhasebeci olarak hizmet aktiyle 1.7.2004 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin 30.6.2004 tarihinde kayda alındığı, davacı ile ... arasında 1.7.2004 tarihinde belirsiz süreli iş aktinin imzalanmış olduğu, (1020755) sigorta nolu işyerinden 1.7.2004-31.12.2007 tarihleri arasında kesintisiz bildirimin yapıldığı, bu sürelerle ilgili dönem ve imzalı ücret bordrolarının düzenlenmiş olduğu, kurum müfettiş raporunda davacının 30.6.2004 tarihinde muhasebe bürosunu kapatıp vergi kaydını sildirdikten sonra 1.7.2004 tarihinde ... bürosunda hizmet aktiyle çalışmaya başlamasının doğal olduğu, ancak davacının daha önce kapattığı adreste Vergi Dairesinin 21.7.2004 günlü kontrolüne göre muhasebe büro işine 20.7.2004
    tarihi itibariyle tekrar başlamış ve aynı zamanda ... işyerinden 1.7.2004 tarihinden itibaren SSK lı çalışması bildirilmeye başlanmış olup, kendisi ... Odasına kaydolup vergi yükümlüsü olmakla ... ile ilişkisinin artık istisna aktine dönüşmüş olduğu, bu nedenle 20.7.2004 tarihinden itibaren Bağ-Kur"lu olacağı ve 20.7.2004-31.12.2007 arası SSK" lı çalışmalarının iptalinin gerektiğinin bildirildiği, mahkemece bozma sonrası yapılan araştırmalarda; ... Mal Müdürlüğünden ..."in ticari faaliyetine 29.9.2001 tarihinde başladığı 1.4.2007 tarihinde Karabük vergi dairesine nakil olduğu, muhasebecisinin Karabük vergi dairesi mükellefi ... olup beyannamelerin ... tarafından verildiği, davacı tarafından serbest meslek makbuzlarının sadece 1.7.2004-1.4.2007 tarihleri arasında Temmuz-Ağustos ve Eylül 2004 döneminde düzenlendiği, Karabük vergi dairesine nakil olduğu tarihe kadar başka serbest meslek makbuzunun düzenlendiğine dair belge bulunmadığı, ..."in davacı dışında muhasebecisinin olduğuna dair belgenin bulunmadığı ve mükellefin işlerinin vekili ve kayınpederi ... tarafından takip edildiğinin bildirildiği, zabıta araştırmasında işterinin Eskipazar ilçesi Karahasanlar köyünde olup işyeri çevresinde başka işyeri bulunmadığının tespit edildiği, ..."in kayınpederi ..."i 19.9.2001 tarihinde her türlü işlerini takibe yetkili kıldığı, Karabük vergi dairesinden verilen yazı cevabında davacının 30.6.2004 tarihinde son verdiği muhasebecilik faaliyetine 19.7.2004 tarihinde vermiş olduğu işe başlama dilekçesine istinaden yapılan 21.7.2004 tarihli yoklama ile 20.7.2004 tarihinden itibaren yeniden başladığı, serbest meslek faaliyetine 31.12.2007 tarihinde son verdiği hususlarının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında belirtildiği gibi, hizmet akdi Borçlar Kanununun 313. maddesinde belirlendiği üzere iş sahibi ile işçi arasında yapılan belli veya belli olmayan bir süre içinde görülen iş karşılığı ücret ödenmesini gerektiren bir sözleşmedir.Borçlar Kanununun 353. maddesinde düzenlenen istisna akti ise "İstisna, bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizameder."şeklinde tanımlanmaktadır.
    İstisna akdinde müteahhit eser meydana getirmekten ibaret bir iş görme edimini borçlanmaktadır. Bir iş görme borcu doğuran sözleşme olmakla beraber, burada önemli olan, çalışmanın kendisinden ziyade, bu çalışma neticesi ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabil sonuçtur . Müteahhit, iş sahibi ile akdi ilişkiye girerken bir sonuç (eser) meydana getirmeyi taahhüt etmektedir. Bu anlamda eser, bir iş görme faaliyetinin maddi veya maddi olmayan sonucudur. Kuşkusuz bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimler de eser kavramına dahil sayılır ve istisna sözleşmesinin konusunu oluştururlar. Ücret belli bir süre çalışıldığı için değil, netice için ödenmektedir. Müteahhidin, kararlaştırılan zamandan önce taahhüdünü yerine getirmesi, ücret üzerinde herhangi bir etki meydana getirmeyecektir. İstisna akdinde ekonomik risk müteahhit tarafından yüklenirken, hizmet akdinde işveren tarafından karşılanacaktır.
    Hizmet akdini karakterize eden unsurlar; "ücret", "bağımlılık""ve "zaman" olarak sıralanabilir. Hizmet akdinde belirli bir süre çalışmak ön planda iken, istisna akdinde zaman belirleyici olmayıp, sonuç ön planda tutulmaktadır. Hizmet akdinde, işçinin işi ifa, özen gösterme, sadakat borcuna karşılık, işverenin ücret ödeme, ihtimam ve yardım gibi borçları bulunmaktadır.
    Zaman ve bağımlılık unsurları hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan, Borçlar Kanununun 313. maddesinin öngördüğü çerçeve içinde, zaman ve bağımlılık unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa, aradaki çalışma ilişkisi hizmet akdine dayanıyor demektir. Bilindiği üzere zaman unsuru, çalışmanın, işgücünün belirli ya da belirli olmayan bir süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmayı kapsamaktadır.
    Hiç kuşkusuz çalışan, bu süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğu ve denetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir. Burada söz konusu olan bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında, çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir çalışmadır. Eğer ki çalışan, işgücünü belirli ya da belirli olmayan bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir.
    Davacı ile dava dışı ... arasındaki ilişkinin hizmet akti olduğunun kabul edilmesi halinde fiili çalışmanın ispatı önem arzetmektedir. Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi olan bu tür davalarda çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de dava konusu, çalışmanın sürekli, kesintili veya mevsimlik olup olmadığı, başlangıç ve bitiş tarihleri ile alınan ücret konularında tarafların sözleri değerlendirilerek bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, tanıkların verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işverenle, işçiyle ve işyeriyle ilişkileri, bazan uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli, tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, işyerinin bordrolarında kayıtlı ve mümkün olduğunca sürekli çalışanları ile gerektiğinde SSK, yerel yönetimler yada zabıta yoluyla yaptırılacak araştırma sonucunda belirlenecek komşu veya yakın işyerlerinin kayıtlarıyla sabit çalışan kişileri dinlenilerek çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2005/21-495-582, 205/21-409-413, 206/21-60-69, 2004/21-479-578, 2003/21-634-572, 1999/21-549-555 sayılı kararları da bu yöndedir.
    Somut olaya gelince; davacının çalışmasının hizmet akti ile değil, istisna akti ile gerçekleştiği sabittir.
    Gerçekten davacı asil; “benim çalıştığım dönemde ayrıca Karabük merkezde bürom vardı, bu büroda ücretli çalışanlarım ve muhasebesini tuttuğumuz mükelleflerimiz vardı” şeklinde beyanda bulunmuş, işyerinden verilen ihtilaf konusu döneme ilişkin dönem bordrolarında bazı dönemlerde sadece davacı, bazı dönemlerde de en fazla sekiz çalışan ismi bildirilmiş olup, işyerinin kapsam itibariyle müstakil bir muhasebeci tutulup fiilen çalıştırılacak büyüklükte bir işletme olmadığı, kaldı ki vergi dairesinden bildirilen beyannamelere göre işyerine ait serbest meslek makbuzlarının davacı tarafından sadece 1.7.2004-1.4.2007 tarihleri arasında Temmuz-Ağustos ve Eylül 2004 döneminde düzenlendiği ve mükellefin işlerinin vekili ve kayınpederi ... tarafından takip edildiğinin açıkça bildirildiği, dönem bordrolarında kısmi bildirimi olan tanıklarca davacının işyerinde muhasebeci olarak çalıştığı ifade edilmiş ise de; tanıklarca muhasebecilik işinin teknik işleyiş ve resmi boyutunun olağan hayat akışına göre bilinmesinin beklenemeyeceği gibi tanık beyanlarını destekler başkaca bir anlatım ve ilgili kurumlaradan verilmiş araştırma cevaplarının olmadığı, kaldı ki ..."in 19.9.2001 tarihli vekaletname ile tüm resmi işlerini takip etmeye kayınpederi ..."i vekil tayin ettiği, vekilin de bu yönde anlatımda bulunduğu, işyeri çevresinde başkaca komşu işyeri olmadığı, böylelikle davacının çalışması yönünden hizmet aktini karekterize eden “ücret”, “bağımlılık” ve “zaman” unsurlarının gerçekleşmeyip, ihtilaf konusu 20.7.2004-31.12.2007 tarihleri arasında davacı ve dava dışı ... arasındaki ilişkinin istisna aktiyle gerçekleştiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır,
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 31.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara