Esas No: 2013/20375
Karar No: 2013/28332
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/20375 Esas 2013/28332 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, davalılardan ..."ın cerrah, ..."ın narkozcu olduğunu, davalıların ... hastası olan murisleri ... gerekli tetkik ve araştırma yapmadan ve gerekli önlemleri almadan gereğinden fazla narkoz vererek ölümüne sebep olduklarını ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere davacı .... için 5.000,00 TL, davacı ... için 3.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar,....için cerrahi müdahale yapılmadan önce yapılması gereken tüm tıbbi araştırmalar ve tetkiklerin yapıldığını bu yapılan tıbbi tetkiklerden sonra hastanın ameliyata alındığını, savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, ameliyat sonrası müteveffanın ölüm nedeninin, akut batın ameliyatı sonrasında gelişen komplikasyonlar akut respiratuar sendromu, sepsis ve septik şoka bağlı meydana gelmiş olduğu, akut batın tablosu ile gelen hastanın ameliyat endikasyonunun, tedavilerinin düzenlenerek ameliyata alınmasının ve yapılan operasyon ile uygulanan anestezinin tıp kurallarına uygun olduğu, ameliyatın fizyolojik yükünün kendinde mevcut Tip 1 DM hastalığı nedeni ile diyabetik ketoasidoza yol açtığı alınan ATK raporu ile tespit edilmiş olmakla davalılara atfı kabil kusur bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir
Davacılar, ameliyata alınan murislerine gereğinden fazla narkoz verilerek ölümüne neden olunduğundan bahisle tazminat talebinde bulunmuşlardır. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (BK m. 386-390). Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK m. 321/1). O nedenle davacının tedavisini üstlenen hastane ve doktorların meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Az yukarıda açıklandığı üzere, doktor tedavi nedeniyle yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. Keza en hafif kusurundan dahi hukuken sorumluluk altındadır. Bu nedenle de bilirkişi raporu önem kazanmakta olup, rapor taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmalıdır. Bilirkişi; hazırladığı raporunda doktorun seçilen tedavi yöntemi ve tedavi aşamalarında gerekli titizliği gösterip göstermediğini uygulanacak tedavi yöntemi ve aşamalarda gerekli titizliği gösterip göstermediğini, uygulanması gereken tedavinin ne olması gerektiğini, doktor tarafından uygulanan tedavinin ne olduğunu, ayrıntılı ve gerekçeli olarak açıklamalı ve sonuca ulaşmalıdır. Bu bağlamda salt yapılan işlemin ne olduğunu açıklamak yeterli kabul edilemez. Kaldı ki, bilirkişi tarafların itirazlarını da mutlaka karşılamalı ve aydınlatıcı olmalıdır. Hakim’in de bilirkişinin somut olayda görüşünün dosya kapsamına uygun olup olmadığını da denetlemesi gerekmektedir. (TMK.nun md. 4, HUMK.nun md. 240) Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamaları ve içtihatları da bu yöndedir.
Somut olayda ise; hükme esas alınan 04.04.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda "20.03.2011 tarihinde Lüleburgaz Devlet Hastanesi’ne başvuran müteveffaya zamanında otopsi yapılarak iç organ değişimleri araştırılmamış olmakla birlikte tıbbi belgelere göre; Tip 1 DM’u olan kişinin ölümünün, akut batın ameliyatı sonrasında gelişen komplikasyonlar akut respiratuar sendromu, sepsis ve septik şoka bağlı meydana gelmiş olduğu, akut batın tablosu ile gelen hastanın ameliyat endikasyonunun, tedavilerinin düzenlenerek ameliyata alınmasının ve yapılan operasyonun tıp kurallarına uygun olduğu, ameliyatın fizyolojik yükünün kendinde mevcut Tip 1 DM hastalığı nedeni ile diyabetik
ketoasidoza yol açtığı, Genel Cerrahi Uzmanı Dr....’a atfı kabil kusur bulunmadığı, dahiliye uzmanı Dr. ...’nın hastanın kan şekerini regüle ederek hastayı ameliyata hazırlanmasının ve ameliyat sonrası takiplerini yaparak bir üst merkeze sevk edilmesinin de tıp kurallarına uygun olduğu" tespiti yapılmış isede davalı doktorların ameliyat öncesi hasta öyküsünün alınıp alınmadığı, öyküsü alınsa dahi bu sonucun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hususu üzerinde durulmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece, Üniversitelerin ilgili ana bilim dallarından seçilecek, konularında uzman bilirkişilerden oluşmuş bir kurul aracılığı ile, davalının hukuki konum ve sorumlulukları dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle yapılması gereken işlerin yapılıp yapılmadığı, hastanın ameliyata hazırlanması safhasında bütün hazırlıkların eksiksiz yapılıp yapılmadığı yapılan müdahale ve tedavinin ne olduğu, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda doktorlara kusur izafe edilip edilmeyeceğini gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak ve böylece hasıl olacak sonuca uygun karar vermektir. Mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle davacı tarafından temyiz olunan mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA,,peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 09.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.