Esas No: 2013/20015
Karar No: 2013/28331
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/20015 Esas 2013/28331 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 2009 yılı Ağustos ayında adet kanamalarının gecikmesi üzerine gebelikten şüphelendiğini ve yapılan test sonucunda hamile olduğunu anladığını, çocukluğunda geçirdiği çocuk felci nedeniyle bedensel engelli bulunması, troid hastası olması ve gelişme geriliği bulunan bir çocuğunun daha bulunması nedeniyle duyduğu endişe ile gebeliğini sonlandırmak istediğini, 13/08/2009 tarihinde davalı ... Merkezi"ne başvuruda bulunduğunu, davalı Doktor ... tarafından yapılan muayenede 7 haftalık gebe olduğunun anlaşıldığını ve kürtaj işlemi gerçekleştirdiğini, kürtaj operasyonu sırasında rahminin delindiğini ve bağırsağının yırtıldığını, dışkı gelmeye başlaması ile hayati tehlike arz eden bir durum ile karşı karşıya kaldığını acilen tam teşekküllü bir devlet hastanesinde ameliyat edilmez ise hayatını kaybedebileceğinin söylendiğini, ... Devlet Hastanesi"nde kendisine müdahale edildiğini,kalın bağırsağının karın dışına bağlandığını, bilahare kolostomi kapatılması işleminin ... 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi"nde yapıldığını ileri sürerek davalıların özensiz, dikkatsiz ve kusurlu davranışları, yanlış ve hatalı müdahaleler nedeniyle duyduğu derin büyük acı ve ızdırabın bir nebze olsun giderilebilmesi için 100.000,00 TL manevi tazminatın 14/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş;hüküm,davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı hastahanede davalı doktor tarafından gebeliğinin sonlandırılması için yapılan kürtaj operasyonu sonucunda rahminin delildiğini ve kalın bağırsağının yırtıldığını ileri sürerek manevi tazminat istemi ile eldeki davayı açmıştır.
Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (BK m. 386-390). Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK m. 321/1). O nedenle davacının tedavisini üstlenen hastane ve doktorların meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Az yukarıda açıklandığı üzere, doktor tedavi nedeniyle yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. Keza en hafif kusurundan dahi hukuken sorumluluk altındadır. Bu nedenle de bilirkişi raporu önem kazanmakta olup, rapor taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmalıdır. Bilirkişi; doktorun seçilen tedavi yöntemi ve tedavi aşamalarında gerekli titizliği gösterip göstermediğini uygulanacak tedavi yöntemi ve aşamalarda gerekli titizliği gösterip göstermediğini, uygulanması gereken tedavinin ne olması gerektiğini, doktor tarafından uygulanan tedavinin ne olduğunu, ayrıntılı ve gerekçeli açıklamalı ve sonuca ulaşmalıdır. Bu bağlamda salt yapılan işlemin ne olduğunu açıklamak yeterli kabul edilemez. Kaldı ki, bilirkişi tarafların itirazlarını da mutlaka karşılamalı ve aydınlatıcı olmalıdır. Hakim’in de bilirkişinin somut olayda görüşünün dosya kapsamına uygun olup olmadığını da denetlemesi gerekmektedir. (TMK.nun md. 4, HUMK.nun md. 240) Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamaları ve içtihatları da bu yöndedir.
Somut olayda Mahkemece,aldırılan Adli Tıp Kurumu"nun raporunda da bu tür gebelerde kürtaj sırasında uterus perforasyonunun komplikasyon olarak gelişebileceği, perforasyonun hekim tarafından hemen tespit edilmesinin doğru olduğu bu cihetle davacıyı olayı hemen tespit ederek bir üst
merkeze sevkini sağlayan Dr. ..."in eyleminin tıp kurallarına uygun olduğu, davacının sevkediliği merkezde yapılan ameliyat sonrası tedavilerininde uygun olduğu, bu hali ile Dr. ... ve ameliyatın yapıldığı hastaneye ve ... personeline kusur izafe edilecek bir durumun söz konusu olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu raporu bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece üniversitelerin ilgili ana bilim dallarından seçilecek, konularında uzman bilirkişilerden oluşmuş bir kurul aracılığı ile, davalının hukuki konum ve sorumlulukları,dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, yapılması gerekenle yapılan müdahale ve tedavinin ne olduğu, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda doktora kusur izafe edilip edilmeyeceğini gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınmak ve böylece hasıl olacak sonuca uygun karar vermektir. Mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle davacı tarafından temyiz olunan mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.