Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/11775 Esas 2010/3836 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/11775
Karar No: 2010/3836
Karar Tarihi: 05.04.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/11775 Esas 2010/3836 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, bir taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmiştir. Davacı, taşınmazın rızai taksimle paylaşıldığını ve aynen taksimle ortaklığın giderilmesini istemiştir. Davalılar ise aynen taksim mümkünse bölünerek, değilse satış yoluyla ortaklığın giderilmesini savunmuşlardır. Mahkeme, aynen taksim kararı vermiştir. Ancak, paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesinde mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılabilmesi için bazı kriterlerin karşılanması gerektiği belirtilmiştir. Bunlar, taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılmasıdır. Yukarıda bahsedilen kriterler sağlanamadığı takdirde, paydaşlığın satış yoluyla giderilmesi kararı verilir.
Kanun maddeleri:
- 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 5578 Sayılı Kanunla değişik 8. maddesi
- 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/11775 E.  ,  2010/3836 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalı-karşı davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, bir adet taşınmazın ortaklığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu yerin miras yoluyla kendilerine intikal ettiğini, taşınmazın kardeşler arasında 22.08.2007 tarihinde yapılan rızai taksimle kura çekilmek suretiyle paylaşıldığını belirterek bu taksim sözleşmesine göre aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesini istemiştir. Davalılar vekili ise; aynen taksim mümkün ise taksim suretiyle, aynen taksimi mümkün değilse satılarak ortaklığın giderilmesini savunmuştur.
    Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
    Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
    Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
    5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 5578 Sayılı Kanunla değişik 8.maddesi uyarınca Tarım arazileri, doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri Bakanlık (Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı) tarafından belirlenen mutlak tarım arazileri-özel ürün arazileri-dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırıldığı, yine yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsel büyüklüğünün, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve teknik özellikleri gözetilerek Bakanlık tarafından belirleneceği ve belirlenen küçüklüğe erişmiş tarımsal arazilerin, miras hukuku bakımından “bölünemez eşya” niteliğini kazanacağı ve tarımsal arazinin bu niteliğinin tapu kütüğüne “şerh” verileceği,
    Belirlenen parsel büyüklüğünün; mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarım yapılan arazilerde 0,3 hektar ve marjinal tarım arazilerinde 2 hektardan küçük olamayacağı, tarım arazilerinin bu büyüklüklerin altında ifraz edilemeyeceği, bölünemeyeceği veya küçük parsellere ayrılamayacağı, bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde herneşekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin (elbirliği veya paylı) mevcut olması durumunda, bu arazilerin ifraz edilemeyeceği payların üçüncü şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği veya rehnedilemeyeceği, bu araziler hakkında 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun özgülemeye ilişkin hükümlerinin kıyasen uygulanacağı öngörülmüştür.
    Bu durumda, öncelikle aynen bölünmesi istenen taşınmazın Bakanlıkça belirlenen tarımsal niteliğinin ve yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsel büyüklüğünün Tarım ve Köy işleri Bakanlığı İl veya İlçe müdürlüğünden sorulup zirai yönden aynen taksiminin mümkün olup olmadığı konusunda görüşü alındıktan sonra, uygun görüş bildirilmesi halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
    Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.
    Dava konusu edilen ve aynen taksim suretiyle ortaklığının giderilmesine karar verilen ... parsel sayılı taşınmazın 11.550 m2 yüzölçümünde tarla niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda açıklanan esaslar üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan nedenle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara