Esas No: 2012/7882
Karar No: 2012/9213
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/7882 Esas 2012/9213 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi; 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 1988 yılında yapılan 2/B madde uygulamasının hatalı olduğu, 30 adet kesinleşmiş müsadere kararı bulunan yerleri 6831 sayılı Yasanın 2/B madde Uygulaması Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak orman rejimi dışına çıkardığı, bu çalışmaları yapan orman kadastro komisyon üyeleri hakkında istenilen koğuşturma izninin İstanbul Valiliği İl İdaresi Kurulu tarafından zamanaşımı sebebiyle reddedildiği, ancak orman kadastro komisyon üyeleri hakkında açtıkları tazminat davasının İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.04.1996 gün ve 1995/61-1996/242 sayılı kararıyla kabul edildiği, daha önce 2/B madde uygulamasının yok hükmünde olduğunun tesbiti istemiyle hasımsız açtıkları davanın Adalar Asliye Hukuk Mahkemesince hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddedildiği, temyiz üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.09.2004 gün ve 2004/7880 - 9015 sayılı kararıyla orman kadastro komisyon üyelerinin görevlerini kötüye kullanarak yada kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemler hukuk ve ceza davalarına konu olmuşsa bu kişiler tarafından yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılacağından yönetim tarafından herhangi bir süreye bağlı kalınmaksızın işlemlerin iptali için her zaman dava açılabilirse de böyle bir davanın hasımsız görülemeyeceği, yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak yapılan işlem ve çalışmalar kim yada kimlerin hukukunu ve hakkını etkiliyor ise bu konudaki iptal davalarında husumetin o kişilere yöneltilmesi gerektiği mahkemenin davayı bu sebeple reddetmesi gereğine değinerek yerel mahkeme hükmünü onadığı, açıklanan nedenlerle 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca Kınalıada"da bulunan 50 ada 3 sayılı 480,50 m² yüzölçümlü taşınmaza ilişkin orman rejimi dışına çıkarma işleminin yok hükmünde olduğunun tesbitine ve tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca yapılan orman rejimi dışına çıkarılma çalışmasının yok hükmünde olduğunun tesbiti, tapu kaydının iptali ve tescil istemine yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1942 yılında 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1950 yılında makiye ayırma, 23.09.1981 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması, daha sonra 6831 sayılı Yasanın 3302 sayılı Yasa ile değişik hükümlerine göre yapılıp 19.04.1989 tarihinde ilân edilen edilerek kesinleşen sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
H.Y.Y.nın 114/d maddesi gereğince, davanın taraflarının, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde de, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması hali dava şartı niteliğindedir. Dava şartları yargılamanın her aşamasında istek olmasa bile kendiliğinden gözönünde bulundurulur.
6762 sayılı Türk Ticaret Yasanının 242. maddesine göre kollektif şirketlerin, ticaret sicilinden silinmekle tüzel kişilikleri sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, kollektif şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır.
Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu"nun 06.06.2007 gün ve 2007/10-358 E.-2007/337 K ve 10.06.2009 gün 2009/11-173 E.-2009/247 K. sayılı kararlarında da kabul edildiği üzere davalı şirketin ticaret siciline yeniden tescil ettirilerek tasfiye amacıyla sınırlı olarak ihyasının sağlanmasından sonra yargılamanın kollektif şirket tüzel kişiliğine karşı devam ettirilmesi gerekir.
Somut olayda; davalı kollektif şirketin 27.11.1980 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği, ancak dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak tasfiye işlemlerinin eksik kaldığı anlaşıldığına göre, mahkemece, davacı idareye davalı şirketin tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere ihyasının sağlanmasını teminen ticaret siciline tescil ettirmek üzere Tasfiye Memuru ile Ticaret Sicil Memurluğuna husumet yönelterek dava açması için önel verilmeli, şirket ihya edildikten sonra da yargılamaya devam edilerek tarafların varsa delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 18/06/2012 günü oybirliği ile karar verildi.