Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/2337 Esas 2011/4949 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/2337
Karar No: 2011/4949
Karar Tarihi: 30.5.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/2337 Esas 2011/4949 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2010/2337 E.  ,  2011/4949 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, ayakta dik pozisyonlandırma cihazı bedeli olan 23.715,00 Euronun dava tarihinden itibaren devlet bankalarınca Euro cinsi para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faizi ile ödeme tarihindeki kur karşılığı TL olarak ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, TC Sağlık Bakanlığı Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Aaraştırma Hastanesinin 01.06.2007 günlü Sağlık Kurulu Raporu ile tetrapleji ve parapleji teşhisi konulan ve "Ayakta Dik Pozisyonlandırma Cihazı (Motorlu Kalkış)" ile "Yumuşak ve Tek Basamak Portatif Merdiven Çıkma Cihazı" kullanması gerektiği yönünde görüş bildirilen davacının, bu cihazları satın almak için ödediği 23.715,00 Euro"nun davacıdan alınması gerekli katılım payı düşülerek fiili ödeme tarihinde geçerli olan döviz satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/A maddesi uyarınca Devlet Bankalarınca Euro için açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işletilecek faizi ile birlikte davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 23.227,64 Euro"nun dava tarihinden itibaren kamu bankalarınca Euro cinsi para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek mevduat faizi ile ödeme tarihindeki TC Merkez Bankası Euro döviz satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebinin reddine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 32. maddesinde sigortalıya protez, araç ve gereçlerinin standartlara uygun olarak sağlanması, takılması, onarılması ve yenilenmesinin sağlık yardımı olarak verileceği, sigortalılara verilecek protez, araç ve gereçlerin bedellerinin %20’sinin kendilerince ödeneceği, ancak, sigortalıdan alınacak katkı miktarının ödeme tarihindeki 25.08.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu"nun 33. maddesine göre sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin birbuçuk katından fazla olamayacağı, 34. maddesinde Kurum"un sigortalının iyleşmesine yarayacak, yahut işgöremezliğini az çok gidermesi için gerekli görülecek protez, araç ve gereçlerini sağlamak, onarmak ve tespit edilen süre ve şartlarda yenilemekle yükümlü olduğu bildirilmiştir.
    506 Sayılı Yasa"nın hastalık sigortasına ilişkin 32. ve devamı maddelerinde yer alan “işgöremezliği giderme” kavramı yanında uyuşmazlığın çözümünde kanunun 34. maddesinde yer
    alan “iyileştirme” kavramının da incelenmesi gerekmektedir. T.C. Anayasanın 90. maddesi uyarınca usulüne göre yürürlüğe konulmuş anlaşmalar kanun hükmündedir. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır. Bu bağlamda onay kanunu ile yürürlüğe giren Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkında 102 Nolu ILO Sözleşmesinin 10/3. maddesinde; yapılacak yardımların, korunan kimsenin sağlığını korumaya, çalışma gücünü iadeye ve şahsi ihtiyaçlarını karşılayabilme kabiliyetini artırmaya matuf olduğu açıklanmıştır.
    506 sayılı Yasa"nın hastalık sigortası kolundan sağlanacak sağlık yardımlarının kapsamı başlıklı 33. maddesinin son fıkrasında da bu madde gereğince yapılacak sağlık yardımlarının; sigortalının sağlığını koruma, çalışma gücünü yeniden kazandırma ve kendi ihtiyaçlarını görme kabiliyetini artırma amacını güdeceği açıkça belirtilmiş, bir anlamda, onaylanması nedeniyle bağlayıcı hale gelen 102 Numaralı ILO Sözleşmesinin 10/3. maddesi hükmü tekrarlanmıştır.
    Her iki yasal düzenlemenin açıkça gösterdiği gibi, sigortalıya " "Ayakta Dik Pozisyonlandırma Cihazı (Motorlu Kalkış)" ve "Yumuşak ve Tek Basamak Portatif Merdiven Çıkma Cihazı" temini yönünden; aranacak temel unsur; iyileşmesine yardımcı olması unsurudur. İyileşmeye yardımcı olma kavramının ise, açık yasal düzenlemeler uyarınca; sağlığı koruma, çalışma gücünü yeniden kazandırma ve kendi ihtiyaçlarını görme kabiliyetini artırma olarak kabulü zorunludur, aksinin kabulü halinde iyileşme kavramına ilk günkü sağlığına kavuşma anlamının verilmesi halinde, ortez ve protez kullanımının hiçbir zaman mümkün olamayacağı hususu da açıktır.
    Yargılama sırasında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 63. maddesinde de yapılan açıklamalar doğrultusunda düzenleme bulunmaktadır. Buna göre; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanması, temini amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri içinde (f) bendinde ortez ve proteze yer verilirken, temini için sadece; “sağlanacak sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedaviler için gerekli olabilme” ifadesi kullanılmıştır.
    Kurumun teminle yükümlü olduğu yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun fiyatlı "Ayakta Dik Pozisyonlandırma Cihazı (Motorlu Kalkış)" ile "Yumuşak ve Tek Basamak Portatif Merdiven Çıkma Cihazına" hak kazanılması için gerekli olan "iyileştirme" unsurunun, diğer bir anlatımla sağlığı koruma, çalışma gücünü yeniden kazandırma ve kendi ihtiyaçlarını görme kabiliyetini artırma hususlarının; cihazı kullanacak kişi yönünden, üniversite veya eğitim araştırma hastanelerinin fiziksel tıp ve rehabilitasyon kliniklerinde yatırılarak uygulama ve eğitiminin yapılması, sonrasında nöroloji, ortopedi ve fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanlarının da içinde yer aldığı sağlık kurulu raporu ile gerekliliğinin belirlenmiş olması gereklidir." (Yargıtay HGK, 04.03.2009, 2009/10-34 E., 2009/104 K.)
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 1967 doğumlu olan davacının 1999 yılında geçirdiği trafik kazasından sonra kas gücü kaybı oluştuğu, çalışamayan ve başkasının bakımına muhtaç olan davacının daimi sonda kullandığı ve desteksiz oturamadığı, TC Sağlık Bakanlığı Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Aaraştırma Hastanesinin 01.06.2007 günlü Sağlık Kurulu Raporu ile tetrapleji ve parapleji teşhisi konulan davacının "Ayakta Dik Pozisyonlandırma Cihazı (Motorlu Kalkış)" ile "Yumuşak ve Tek Basamak Portatif Merdiven Çıkma Cihazı" kullanması gerektiği yönünde görüş bildirilmesi üzerine davacının 04.07.2007 tarihinde Kuruma başvurarak bu cihazların satın alınmasını talep ettiği ancak talebinin reddedilmesi üzerine 28.11.2007 tarihli 31372 sayılı fatura ile 16.915,00 Euro, 28.11.2007 tarihli 31373 sayılı fatura ile 6.800,00 Euro ödeyerek bu cihazları satın aldığı, İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı ile Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü öğretim görevlilerince hazırlanan
    03.07.2008, 30.01.2009 ve 30.4.2009 tarihli raporlara göre ayakta durma ve yürüme yeteneğini kaybeden davacının bu cihazları kullanması halinde işgörmezliğinin kesinlikle azalacağı, hareket edememenin yarattığı ikincil sağlık sorunlarının oluşmayacağı, işgörme kabiliyetininin artacağı, adı geçen cihazların bazıları hayati tehlike doğuran komplikasyonların ortaya çıkmasını engelleyerek hastanın hayatiyetinin ve sağlığının korunmasına katkı sağlayacağı gibi hastanın geri kalan kuvvet ve yeteneklerini geliştirerek kendi ihtiyaçlarını ve iş görme kabiliyetini arttırıp, fiziksel, psikolojik, sosyo ekonomik ve çalışma hayatı açısından tıbbi durumun elverdiği en yüksek kapasiteye ulaşabilmesine katkı sağlayacağının belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, sigortalının üniversite veya eğitim araştırma hastanelerinin fiziksel tıp ve rehabilitasyon kliniklerinde yatırılmak suretiyle "Ayakta Dik Pozisyonlandırma Cihazı (Motorlu Kalkış)" ve "Yumuşak ve Tek Basamak Portatif Merdiven Çıkma Cihazı" uygulama ve eğitimi yaptırılıp bu cihazı kullanıp kullanmayacağını belirleyen bir rapor alınmaması, bu cihazların yurtdışındaki fiyatları ile ülkemizdeki satış fiytları arasında fahiş fark ve bu cihazlar ile aynı özelliklere sahip ancak daha düşük fiyatta cihaz olup olmadığınının araştırılmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Öte yandan her ne kadar davalı SGK Başkanlığınca bu cihazların Kurumun Sağlık Uygulama Tebliğinde bedeli ödenecek cihazlar arasında fiatının bulunmadığı bildirilmiş ise de davalı Kurum ile protokollü firmaların protokolü dahilinde olmayan veya Kurumla protokolü olmayan firmalardan temin edilen cihazların Kurum tarafından karşılanabilecek değerinin tespiti konusundaki yöntem gereğince, Sağlık Bakanlığının konuya ilişkin görüşü de alınmak suretiyle rayiç belirlenmesi gereği gözetilmeksizin yalnızca Ticaret Odası görüşü ile sonuca varılmış olması, hüküm altına alınan alacağa 3095 sayılı Yasa"nın 2.maddesine göre yasal faiz yerine 4/a maddesine göre kamu bankalarınca Euro cinsi para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek mevduat faizi yürütülmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Yapılacak iş; hastanın üniversite veya eğitim araştırma hastanelerinin fiziksel tıp ve rehabilitasyon kliniklerine yatırılarak uygulama ve eğitiminin yapılması sonrasında ortopedi, travmatoloji, fiziksel tıp ve rehabilitasyon, erişkin nörolojisi uzmanlarının da içinde yer aldığı sağlık kurulu raporu alınıp hastanın özür, eğitim ve sosyo-ekonomik durumuna göre "Ayakta Dik Pozisyonlandırma Cihazı (Motorlu Kalkış)" ve "Yumuşak ve Tek Basamak Portatif Merdiven Çıkma Cihazını" kullanıp kullanamayacağı, bu cihazlara mutlak surette ihtiyacı olup olmadığı, aynı özelliklere sahip olmamakla birlikte benzer akülü araçlar ile aralarındaki tıbbi farkı, hastanın fiziksel durumu, zeka düzeyi, yaşı ve yaşadığı mekan ile psikolojik koşulları da değerlendirilerek bilimsel dayanaklarıyla ortaya konulmak, konunun uzmanı doktor bilirkişi ile birlikte davacının yaşadığı evde keşif yapılarak bu cihazların davacı tarafından kullanılmasını gerektirecek yaşamsal ve fiziki koşullar olup olmadığını incelemek, davacı tarafından satın alınan cihazların seri numaraları tespit edilerek ithal tarihi ile hangi firma tarafından ithal edildiğini sormak, bu cihazların yurtdışındaki fiyatları ile ülkemizdeki satış fiyatları arasında fahiş fark olup olmadığını ve bu cihazlar ile aynı özelliklere sahip ancak daha düşük fiyatta cihaz olup olmadığını araştırmak ve Sağlık Bakanlığından fiyatı konusunda görüş alınarak çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara