Esas No: 2010/4641
Karar No: 2011/4933
Karar Tarihi: 30.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/4641 Esas 2011/4933 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.10.1992-31.05.1998 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının temyizine gelince; Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 1.10.1992-31.8.1998 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece 23.11.2009 tarihli bilirkişi raporunun (b) şıkkına göre, istemin kısmen kabulüyle davacının davalı işverene ait işyerinde 1.10.1996-31.5.1997 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tesbiti ile 23.11.2009 tarihli bilirkişi raporunun (b) şıkkında 1.10.1992-1.10.1995 tarihleri arası sürenin hak düşürücü süreye uğradığından söz edildiğinden mahkemece 1.10.1992-1.10.1995 tarihleri arasındaki döneme yönelik istemin hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden işyerinin 22.4.1991 tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı davalı işverene ait 684041 sigorta nolu işyerinden davacının 1.10.1995 tarihinden 1.6.1997 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin verildiği, aynı işyerinden 1.6.1997 tarihinde işe başladığına dair ikinci bir işe giriş bildirgesinin de bulunduğu , davalı işyerinden 1.10.1995 tarihinden itibaren 1995/3. dönemde 90 gün, 1996/1. ve 2. dönemde 150 gün, 1997/2. dönemde 190 gün, 1997/3. dönemde 120 gün, 1998/1. dönemde 120 gün, 1998/2. dönemde 30 gün bildirim yapıldığı, davalı işverenin ibraz ettiği dönem bordrolarının davacının hizmet cetvelindeki çalışmalarına uygun olarak düzenlendiği, bir başka işyerinden bildirilmiş çalışmasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının 01.10.1992-01.10.1995 tarihleri arasındaki dönemde başka işyerinden bildirilmiş bir çalışması bulunmadığından 01.10.1992-01.10.1995 tarihleri arasındaki çalışmanın kesintisiz geçtiğinin ispat edilmesi halinde 01.10.1995 tarihinde verilmiş olan işe giriş bildirgesinin 01.10.1992-01.10.1995 tarihleri arasındaki süre yönünden de hak düşürücü süreyi keseceği kabul edilmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.02.2002 T., 2003/21-44-98, 23.06.2004 T., 2004/21-369-371 ve 27.02.2008 T., 2008/21-163-207, 18.06.2008 T., 2008/21-429-437 sayılı kararları da bu yöndedir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem ön görülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması,sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki, bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bodro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür.Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan kayıtlara geçmiş tanıkların davacının çalışmasını doğrulamadıkları tüm çalışma dönemine ait davacıyla birlikte çalışan bordro tanığı olmadıkları sadece 1995-1997 dönemine ait bordro tanıkları olduğu, 1992-1995 ve 1998 yılları, bordrolarda isimleri bulunan bordro tanıklarının dinlenmediği anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
Gerçekten , davacının 1995 yılı Ekim ayında 31.05.1998 tarihine kadar 600 gün çalışmasının bulunduğu, 1992-1995 ve 1998 dönemlerine ait bordro tanıklarının dinlenmediği, böylece davacının 1.10.1992-1.10.1995 arasında çalışıp çalışmadığı çalıştı ise bu çalışmanın kesintisiz olup olmadığının araştırılmadığı ortadadır.
Yapılacak iş; 01.10.1992-02.05.1998 tarihleri arasındaki dönem yönünden işverence kısmen bildirilen çalışmaların haricindeki sürelere ilişkin dönem yönünden tüm çalışma dönemine yönelik kesintisiz çalışıldığıiddia edildiğinden, tüm çalışma süresini kapsayan bordro tanıklarının yöntemince beyanlarını almak, davacının 1.10.1992-1.10.1995 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının anlaşılması halinde bu sürenin hak düşürücü süreye uğramadığı gözetilerek gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra davacının hizmet süresini belirleyip varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.