Esas No: 2010/4815
Karar No: 2011/4901
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/4815 Esas 2011/4901 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı - karşı davalı, Bağ-Kur sigortalısı olarak çalıştıtığı süredeki hizmetlerinin tespitiyle, emekliliğini iptal eden Kurum işleminin iptaline,
Davalı- karşı davacı Kurum ise, icra takibine yapılan itirazın iptaliyle, icra inkar tazminatına karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davacı-karşı davalının davasının kabulüne, davalı karşı davacı kurumun davasının reddine karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, Kurumun 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığını iptal eden işleminin iptali ile kesilen aylığının bağlanmasını talep etmiş, birleşen davada ise Kurum aylığın iptal edilmesiyle oluşan alacak için yaptığı takibe davacı tarafından yapılan itiraz iptalini istemiştir.
Mahkemece; davacının emekli aylığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile kesilen aylığın kesildiği aydan yeniden bağlanmasına ve Kurumun açtığı birleşen davadaki itirazın iptali isteminin reddine karar verilmiş ise de varılan bu sonuç yerinde değildir.
Her uyuşmazlığın, dayandığı işlem veya olayların meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasal kurallara göre çözümlenmesi gerekeceği ilkesinden hareketle yasal koşulların ayrı ayrı ele alınarak Bağ Kur"luluk statüsünün ortaya konması gerekir. 1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 4.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 10.9.1997günü intikal eden giriş bildirgesi ile ... Esnaf ve Sanatkarlar Odası"nın 1.1.1979 tarihinde başlayan üye kaydına dayanarak 22/03/1985 tarihi itibariyle sigortalı olarak tescilinin yapıldığı, 24.7.1998 tarihine kadar sigortalı sayıldığı davacının vergi ve sicil kaydının bulunmadığı, Bağ-Kur İl Müdürlüğünde yapılan müfettiş incelemesi sonucunda kurum görevlileri ile bazı kişilerin anlaşarak birden çok kişiyi ... Esnaf ve Sanatkarlar Odası"na kaydettirdiği, 1980 yılına ait üye kayıt defterinin bulunmadığı, davacının kaydının 1997 yılı noter tasdikli defterde bulunduğu, aidat ödemediği, oda seçimlerinde oy kullanmadığı hazirun cetvellerinin bulunmadığı, davacının sigortalılığının iptaline karar verildiği, ... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün ekspertiz raporuna göre 20.08.1997 tasdik tarihli üye kayıt defterinde tahrifat bulunmadığının belirlendiği davacı hakkında dolandırıcılık ve sahte resmi evrak tanzim etmek suçlamasıyla ... 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/65 Esas sayılı dosyası ile kamu davasının açıldığı ve halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının 22.03.1985-24.7.1998 tarihleri arasında geçerli bir oda kaydı bulunmadığından bu dönemde sigortalılık şartlarını taşımadığı açıktır.
Ancak davalı Kurum’un geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmesi ve uzun süre bu primleri kullanması, davacıyı tescil edip sigortalılığı konusunda umut verdikten sonra davacının sigortalılığını iptal etmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacaktır. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve E: 1997/10-578, K: 1997/758; 24.09.2003 gün ve 2003/10-489, 2003/490 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Ne var ki; kimse kendi hilesinden istifade edemeyeceğinden bu kuralın uygulanabilmesi için usulsüz oda kaydının davacınında katılımının bulunduğu mavazaalı bir işlem sonucu oluşturulmaması gereklidir.
Davacının kuruma tescilinin 22.3.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa"nın getirdiği değişiklik doğrultusunda 22/03/1985 tarihi itibariyle ... Esnaf ve Sanatkar Odası kaydına dayanılarak yapıldığı ancak davacı hakkında kuruma tescil edilmek amacıyla sahte belge tanzim ederek Oda defterlerinde tahrifat yaptığı iddiası ile dolandırıcılık ve sahte resmi evrak tanzim etmek suçlarından ... 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/65 Esas sayılı dosyasında kamu davasının açıldığı ve halen derdest olduğu, ceza davası sonucunda davacının Oda defterinde tahrifat yapılarak sahte belge tanzim edilmesi olayına katılımda bulunduğunun belirlenmesi halinde Oda kaydına hukuken değer verilemeyeceği, bu durumda ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiği anlaşılmakla Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın kimsenin kendi hilesinden istifade edemeyeceği düşünülmeksizin ceza davasının sonucu beklenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,30.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.