Esas No: 2011/11704
Karar No: 2012/6481
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/11704 Esas 2012/6481 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında ... köyü 101 ada 763 parsel sayılı 2/B parselinin kadastro tutanağının beyanlar hanesine davalıların zilyetliğinde olduğu şerhi verilmiştir. Davacı, taşınmazın kendi zilyetliğinde olduğu halde beyanlar hanesine davalıların yazıldığını belirterek dava açmıştır. Mahkemece, şerhin iptalinin bir aylık askı ilanı süresi içerisinde istenebileceği, genel mahkemede talepte bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki ismin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen Ek 4/1. maddesi gereğince "6831 sayılı Orman Kanunun 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23/09/1983 tarih ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil..." edilir. Kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyetlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez. Bu nedenle; davacı, tespitten önceki nedene dayanarak tutanağın kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi gereği 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde şerhe ilişkin dava açtığından davaya genel mahkemelerde bakılması gerekeceğinden mahkemece, işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyi harcının istek halinde yatırana iadesine 26.04.2012 günü oybirliği ile karar verildi.