Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/1823 Esas 2012/6441 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1823
Karar No: 2012/6441
Karar Tarihi: 26.04.2012

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/1823 Esas 2012/6441 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2012/1823 E.  ,  2012/6441 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ..., ..., ... ve ... vekili ile davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2010/11513-14014 sayılı 10.11.2010 günlü bozma kararında özetle: “Mahkemece, davacı ... yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek bilirkişi raporunda (H) ile işaretli bölümün adına tescil kararı verilmiş, diğer davacılar yönünden ise 20 yıllık zilyetlik ve iktisap süresinin dolmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; Mahkemece yetersiz araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; davaya konu taşınmaz tespit tarihinden önce tapulu olduğundan zilyetlik ile edinme süresinin, tapunun oluştuğu 05/06/1991 tarihine kadar dolması gerekmektedir. Başka bir ifade ile Hazine adına tapunun oluştuğu tarihden önce 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmesi gerekir. Davacıların bu süreyi şahsen tamamlamaları da zorunlu değildir. TMK’nun 996. maddesine göre, önceki zilyetliklerin zilyetlik sürelerini de kendi zilyetlik sürelerine ekleyebilirler.
    Mahkemece 03/05/2010 tarihinde yapılan keşifle zilyetlik yönünden yapılan araştırma ve soruşturma yöntemine uygun olmadığı gibi ayrıca yetersizdir. Gerçekten bu konuda dinlenen yerel bilirkişi, tespit bilirkişi ve tanık beyanları somut olaylara dayanmayan soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret ve zilyetliğe ilişkin doyurucu bilgi vermemektedirler. Böylesine yetersiz araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz. O halde; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için yöreyi iyi bilen, dava sonucunda yararı olmayan, elverdiğince yaşlı ve tarafsız kimselerinden seçilecek yerel ve uzman bilirkişi tapu fen elemanı ve uzman ziraatçı bilirkişi, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar ve tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde, taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, davacılar veya varsa önceki maliklerin zilyetliklerini soyut beyanlar şeklinde ifade eden mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla yetinilmemeli; maddi bir olgu olan zilyetliğin ekonomik amacına uygun olarak ne şekilde sürdürüldüğü, olaylara ve zamana dayalı olarak açıklattırılmalı; taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tutanak bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tutanak bilirkişilerinin beyanları arasındaki aykırılık giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacılar lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının duraksamaya yer vermeyecek biçimde oluşup oluşmadığı saptanarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Öte yandan mahkemenin kabulü ile, taşınmaz üzerindeki fındık ağaçlarının davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..."a ait olduğu konusunda Kadastro Yasasının 19. maddesi uyarınca tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir. Kadastro Yasasının 19/2 maddesi gereğince; "Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi ve taşınmazın hangi bölümünde kaldığı belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmelidir.". Hal böyle olunca; muhtesatın cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi, yaşı ve sayısının belirtilmemiş olması da doğru değildir. O halde, mahkemece yapılması gereken iş: dava konusu taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye ait muhdesat mevcut ise, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın cinsi, ihdas tarihi (ağaç veya bağ ise yaşı ve sayısı; bina ise, inşaatın niteliği) bilirkişi ve tanıklardan sorulup, ziraat ya da inşaat mühendisine de tespit ettirmek suretiyle belirlenip bunların davacılara ait olup olmadığı konusunda niteliği de kararda gösterilerek hüküm vermekten ibarettir.
    Ayrıca, Orman Mühendisi Volkan Başoğlu’nun raporunda ek olarak bildirdiği ekler dosya arasında bulunmadığından, raporunun denetlenemediği” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu ... köyü 102 ada 2 nolu parselin fen bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 1973,39 m² ve (E) ile gösterilen 651,81 m²"lik alanların fındıklık niteliğiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 102 ada 2 nolu parselin fen bilirkişi krokisinde (İ) ile gösterilen 928,60 m² ve (C) ile gösterilen 944,58 m²"lik alanların fındıklık niteliğiyle davacı ... adına, 102 ada 2 nolu parselin fen bilirkişi krokisinde (G) ile gösterilen 2348,99 m²"lik alanın fındıklık niteliğiyle davacı ... adına, 102 ada 2 nolu parselin fen bilirkişi krokisinde H ile gösterilen 3680,31 m²"lik alanın fındıklık niteliğiyle davacı ... adına, 102 ada 2 nolu parselin fen bilirkişi krokisinde (F) ile gösterilen 731,13 m²"lik alanın fındıklık niteliğiyle davacı ... adına, 102 ada 2 nolu parselin fen bilirkişi krokisinde (D) ile gösterilen 622,29 m²"lik alanın fındıklık niteliğiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, bu alanlar çıkarıldıktan sonra geri kalan kısmın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, davacılar ...’un krokide (B) ile gösterilen yeri ile ..., ... ve ...’nın davalarının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ..., ..., ... ve ... vekili ile davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 6831 sayılı Yasaya göre yapılarak 1967 yılında kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının gerçek kişilere yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 26/04/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara