Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/6510 Esas 2011/4837 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/6510
Karar No: 2011/4837
Karar Tarihi: 18.05.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/6510 Esas 2011/4837 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2011/6510 E.  ,  2011/4837 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı,1.5.2000 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, davacının 01.05.2000 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
    Davacı vekili son duruşmada oda kaydının başladığı 21.02.2001-06.12.2010 dava tarihleri arasındaki dönemin tespitini isteyerek talebini daraltmıştır.
    Mahkemece,istemin kabulü ile, davacının 21.02.2001-06.12.2010 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine,diğer davalı hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
    Davanın, yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş Tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre, sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kuruma kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca resen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine
    yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre, kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, Tarım Satış Kooperatifler Kanununa göre kurulan Pancar Ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
    Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yeniden başlaması için tescil veya tescil yerine geçen iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı yapılması gerekmektedir. Belirtilen durumlar dışında, tarım Bağ-Kur sigortalılığının ziraat odası kaydı, Tarım kredi kooperatifi kaydı, doğrudan gelir desteği ödemelerinden yararlanma, zirai kredi kullanımı ve benzeri nedenlerle kendiliğinden yeniden başlayıp devam etmeyeceği dikkate alınmalıdır. Bu husus, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.02.2007 gün ve E:2007/21-73, K:2007/71, 03.10.2007 gün ve E:2007/10-658, K:2007/71; 28.11.2007 gün ve E:2007/10-907, K:2007/893 ve 25.02.2009 ve E:2009/21-39, K:2009/92 sayılı kararlarında da benimsenmiş bulunmaktadır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 21.02.2001 tarihinden itibaren Ziraat Odasına üye olduğu,Tarım Kredi Kooperatifine ve Pancar Ekicileri Kooperatifine ortaklığının bulunmadığı, 1999,2002,2004,2006 yıllarında ürün teslim ettiği, ancak sattığı ürün bedellerinden prim kesintisi yapılmadığı görülmektedir.Bu nedenle davacının sattığı ürün bedelinden prim kesintisi yapılmadığı halde oda kaydının başladığı tarihten itibaren Tarım Bağ-kur sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
    Yapılacak iş; dava konusu dönemde, davacıya varsa başkaca ürün sattığı kişi, kurum ve kuruluşları açıklattırmak, buralardan ürün bedellerinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak, yapılmış ise belgelerini getirtmek ve 2926 sayılı Yasa"nın 10.maddesinde belirtildiği üzere tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonuca ulaşmaktır.
    Kabule göre de,kural olarak davayı kaybeden taraf yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden sorumludur. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkemenin yargılama giderlerini taraflar arasında paylaştırması gerekir.(HUMK md.417). Somut olayda davacının dava dilekçesindeki talebinin daraltılması nedeniyle mahkemece daraltılan bu talebe göre karar verilmesi durumunda istemin bir kısmından feragat edildiğinden davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken davanın kabulü denmek suretiyle davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemiş olması ayrıca yargılama giderlerinin tamamından davalı Kurumun sorumlu tutulmuş olması da hatalı olmuştur.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara