Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/2591 Esas 2020/2907 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2591
Karar No: 2020/2907

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/2591 Esas 2020/2907 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2020/2591 E.  ,  2020/2907 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tapu kaydı ve zilyetlik iddiasına dayanan tapu iptal ve tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 27/02/2020 gün ve 2019/6416 - 2020/1042 E.K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kayseri ili, ... ilçesi, ... köyü, 128 ada 29 parsel sayılı, 884252,79 m2 yüzölçümlü taşınmaz mera niteliği ile orta malı olarak, 129 ada 1 parsel sayılı, 5884,83 m2 yüzölçümlü taşınmaz mera niteliği ile Maliye Hazinesi adına tapuda kayıtlıdır. 102 ada 1 parsel sayılı 807,955.90 m² yözülçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
    Davacılar vekili 07/06/2010 havale tarihli dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 128 ada 29 parsel ve 129 ada 1 parsel numaralı taşınmazların tarla, yayla ve dam yeri olduğunun ancak kadastro tespiti sırasında bu taşınmazların mera ve sıvat olarak ve bir kısmının da 102 ada 1 parsel numaralı taşınmaza orman olarak tespit edildiğini ancak dava konusu taşınmazların içerisinde T.Evvel 1313 tarih 121 sıra nolu, T.Evvel 1321 tarih 139 sıra nolu ve T.Evvel 1321 tarih 17 sıra numaralı tapu kayıtları kapsamında kaldığı ve orman olmadığı iddiasıyla bu dava konusu 128 ada 29 parsel ve 129 ada 1 parsel numaralı taşınmazların tapu kaydının iptali ile Abasın evlatları ..., ..., ..., ... ve ...r"ın ölü oldukları belirtilerek mirasçıları adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen 2010/39 Esas sayılı dosyada davacılar vekili 07/06/2010 havale tarihli dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 128 ada 29 parsel ve 129 ada 1 parsel numaralı taşınmazların tarla, yayla ve dam yeri olduğunun ancak kadastro tespiti sırasında bu taşınmazların mera ve sıvat olarak ve bir kısmının da 102 ada 1 parsel numaralı taşınmazın orman olarak tespit edildiğini ancak dava konusu taşınmazların içerisinde Teşrinievvel 1324 tarih 11 cilt, 140 sayfa numaralı tapu kapsamında kaldığı ve orman olmadığı iddiasıyla bu dava konusu 102 ada 1 parsel numaralı taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... evlatları ..., ..., ..., ... ve ..."ın ölü oldukları belirtilerek mirasçıları adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/02/2020 gün ve 2019/6416 - 2020/1042 E.K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydı ve zilyetlik iddiasına dayanan tapu iptal ve tescil davasıdır.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
    Karar düzeltme istemi üzerine dosyanın yeniden yapılan incelemesi sonucunda; Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de taşınmazın en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki durumu ile dava tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarındaki durumu incelenmemiş, davacıların dayandığı tapu kayıtları getirtilip usûlünce uygulanmamış, yine usûlüne uygun orman ve mera araştırması yapılmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
    O halde, mahkemece, davacıların dayandığı tüm tapu kayıtları ilk tesis tarihinden itibaren tüm geldi ve gittileri ile birlikte getirtilmeli, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları getirtilmeli ve bu tapu kaydına dayanılan ve çekişmeli taşınmaza komşu olan taşınmazlara ilişkin açılmış bulunan başkaca dava bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bu dava dosyaları tespit edilerek dosya arasına alınmalı, yine eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1980-1985 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı mülkî amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve işlemler kesinleşmiş ise mera tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli, yöreyi iyi bilen yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazların bulunduğu köye komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ile fen memuru ve ziraat bilirkişiler, tesbit bilirkişileri hazır olduğu halde dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte, mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı ve fen memuru yardımıyla her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktaları ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazların mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların öncesi bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek beyanlar arasındaki çelişki giderilmeli, meraların 3402 sayılı Kanunun 18/2. maddesi gereğince zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı, aynı Kanunun 16/B maddesi gereğince özel siciline yazılması gerektiği düşünülmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin baskın olduğu ve zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı yönünden uzman ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu
    parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp açıklattırılmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Yapılacak araştırma sonucu çekişmeli taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısında hukuki kıymetinin olup olmadığı tartışılmalı, taşınmazın davacıların dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmelidir. Bu cümleden hareketle; taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca öncelikle davacı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının haritası; haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı; yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, kaydın sabit sınırlı sayılıp sayılmayacağı değerlendirilmeli, buna göre tapu kaydının kapsamı kesin olarak belirlenmeli, taşınmazın tapu kaydı dışında kalan bölümleri var ise 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi kapsamında orman içi açıklık vasfında olup olmayacağı değerlendirilmeli ve bu bölümlerle ilgili zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 27/02/2020 gün ve 2019/6416 - 2020/1042 E.K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, harcın istek halinde iadesine 14/09/2020 günü oy birliği ile karar verildi.




    Hemen Ara