Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/306 Esas 2015/413 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/306
Karar No: 2015/413

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/306 Esas 2015/413 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesi, imar kirliliği suçundan açılan davada, suçlu inşaatın belediye tarafından yıkılması nedeniyle TCK'nın 184/5. maddesi uyarınca davanın düşürülmesine karar verdi. Ancak Yargıtay 4. Ceza Dairesi, eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle düşme kararı verildiğini belirterek hükmü bozdu. Mahkeme ikinci kez düşme kararı verince, kararın direnme hükmü Ceza Genel Kurulu'nda değerlendirildi. Kararın özetine göre, sanığın ölümü kamu davasının düşmesine neden olur ve ceza ilişkisi tamamen ortadan kalkar. TCK'nın 64. maddesi, ölüm halinde davaların düşeceğini belirtir. Bu nedenle, sanığın ölümü nedeniyle hüküm kurulamayacağından, Ceza Genel Kurulu yerel mahkeme kararını bozdu ve TCK'nın 64 ve CMK'nun 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün kurulması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar verdi. Kararda geçen kanun maddeleri TCK'nın 64. maddesi ve CMK'nun 223. maddesi dir.
Ceza Genel Kurulu         2015/306 E.  ,  2015/413 K.
"İçtihat Metni"

Tebliğname:2015/89585
Mahkemesi : BURSA 13. Asliye Ceza
Günü : 27.01.2015
Sayısı : 834-40

İmar kirliliğine neden olma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, suça konu inşaatın belediye görevlileri tarafından yıkılarak eski hale getirilmesi nedeniyle TCK"nun 184/5. maddesi uyarınca davanın düşürülmesine ilişkin, Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.05.2012 gün ve 373-568 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 21.10.2014 gün ve 22079-29781 sayı ile;
"Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir, ancak;
TCK"nun 184/5. maddesinin uygulanabilmesi için, sanığın kaçak yapıyı yıkması veya yapının belediyece yıkılmış olması halinde yıkıma karşı olumsuz bir tavrı bulunmayan sanığın yıkım masraflarını ödemiş olması gerektiği, yargılamaya konu olayda kaçak yapının belediye görevlileri tarafından yıkıldığının anlaşılması karşısında, yıkım masrafını ödeyip ödemediği, yıkıma yönelik istek ve iradesi bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle düşme hükmü kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesi ise 27.01.2015 gün ve 834-40 sayı ile;
"İnşaatın yıkılıp eski hale getirilmesinde belediyece yapılan masrafın, davanın düşme koşulları ile ilgilisi bulunmadığı, belediyenin masraflarını hukuki yollarla tahsilinin mümkün olduğu" gerekçesiyle direnerek, ilk hükümde olduğu gibi sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar vermiştir.
Direnme hükmünün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2015 tarih, 89585 sayı ve "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık; imar kirliliğine neden olmak suçundan sanık hakkında eksik araştırmayla düşme kararı verilip verilmediği noktasında toplanmakta ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle temyiz incelemesi aşamasında sanığın ölmesi durumunda yapılması gereken işlemin ne olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus aile kayıt örneğinde, sanığın yerel mahkemece direnme kararı verildikten sonra 08.08.2015 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı, tebliğnamenin tebliği amacıyla gönderilen tebligatın da öldüğünden bahisle iade edildiği anlaşılmaktadır.
TCK"nun 64. maddesinde; sanığın ölümü durumunda kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tâbi olan eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam edileceği, hükümlülerin ölümü halinde ise, cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte, müsadere ve yargılama giderine ilişkin hükmün infaz olunacağı belirtilmek suretiyle hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre, kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması sebebiyle "kovuşturmaya yer olmadığına," kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi halinde ise mahkemece "davanın düşmesine" karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen açısından sona erdirmesi nedeniyle iştirak halinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine bir engel teşkil etmeyecektir. Sanığın ölümü, ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş hükümlünün ölümü yalnızca hapis ve infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş para cezaları mirasçılarına iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş olan para cezaları mirasçılarından istenmeyecek, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin hükümler ise ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, fiili gerçekleştiren sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, suçu tamamen ortadan kaldırmayacak, ancak suçtan sorumlu tutulacak kişi bulunmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz incelemesi aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla alınan güncel nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması veya tebliğnamenin tebliğ edilmesi için çıkarılan evrakın öldüğünden bahisle iade edilmesi gibi hallerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu nazara alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz mercii tarafından dosya üzerinden yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, sanığın öldüğüne ilişkin bilgi göz önünde bulundurularak sair yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve mahkemesince mahallinde yapılan araştırma neticesinde sanığın öldüğünün kesin olarak belirlenmesinden sonra düşme kararı verilmesi gerekmektedir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 05.03.2013 gün ve 1560-81 ile 05.03.2013 gün ve 131-75 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus aile kayıt örneğinde, sanığın yerel mahkemece direnme kararı verildikten sonra 08.08.2015 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı, tebliğnamenin tebliği amacıyla gönderilen tebligatın da öldüğünden bahisle iade edildiği anlaşıldığından, yerel mahkeme hükmünün, bu konuda gerekli araştırmanın yapılarak sonucuna göre TCK"nun 64 ile 5271 sayılı CMK"nun 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün kurulması amacıyla bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.01.2015 gün ve 834-40 sayılı direnme kararının, güncel nüfus kayıt örneğinde sanığın yerel mahkemenin direnme hükmünden sonra 08.08.2015 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması, tebliğnamenin tebliği amacıyla gönderilen tebligatın da öldüğünden bahisle iade edilmesi karşısında, bu konuda gerekli araştırmaların yapılarak, neticesine göre TCK"nun 64 ve CMK"nun 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün kurulması amacıyla BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara