Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/159 Esas 2010/3718 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/159
Karar No: 2010/3718
Karar Tarihi: 01.04.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/159 Esas 2010/3718 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı alacaklı, kira alacağının tahsili için davalı borçlu hakkında icra takibi başlatmıştır. Davalı borçlu, süresinde itiraz ederek kira ilişkisinin varlığına karşı çıkmamış, ancak taşınmazın mirasçılar arasında hisseli olduğunu ve borcu olmadığını belirtmiştir. Mahkeme, davacının kira sözleşmesine dayanarak takip yapmasında bir usulsüzlük olmadığına karar vermiştir. Ancak davalının tüm mirasçıların birlikte tahliye istenebileceğini savunması üzerine, mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Yargıtay ise, davacının kira sözleşmesine dayanarak icra takibi yapmasında usulsüzlük olmadığını ve işin esası incelenerek karar verilmesi gerektiğini belirtmiş, kararı bozmuştur.
Kanun Maddeleri:
- İcra ve İflas Kanunu, Madde 267
- Medeni Kanun, Madde 674
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2010/159 E.  ,  2010/3718 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... İcra Mahkemesi

    İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlunun yasal süresinde itiraz etmesi üzerine davacı alacaklı, icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması, takibin devamı ve tahliye isteminde bulunmuştur.Mahkemece istemin reddine karar verilmiş,karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı 26.02.2008 tarihinde başlatmış olduğu icra takibinde 01.01.2004 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira akdine dayanmıştır. Davalı, icra takibine itirazında kira ilişkisinin varlığına, ibraz edilen kira sözleşmesi altındaki imzaya karşı çıkmamış, kiralanan taşınmazın davacının da dahil olduğu mirasçılar arasında hisseli olduğunu, her mirasçıya hissesi oranında kira bedelinin ayrı ayrı ödendiğini, alacaklıya da kendi hissesinin eksiksiz olarak ödenmiş olup, borcu bulunmadığını belirtmiş, yargılama sırasında ise, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasının istenilebilmesi için kira kontratının noterde düzenlenmiş veya imzaları onanmış olması gerektiğini ayrıca tüm mirasçıların birlikte tahliye talep edebileceklerini savunmuştur. Mahkemece her ne kadar icra takibinde herhangi bir kira sözleşmesine dayanılmadığından sözedilerek yargılama sırasında sunulan sözleşmeye itibar edilemeyeceği, dava konusu taşınmazın davacı ve kardeşlerine miras yoluyla intikal ettiği ve henüz taksim yapılmadığından ancak tüm mirasçılar tarafından tahliye istenilebileceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, takip talepnamesinde açıkça 01.01.2004 tarihli sözleşmeye dayanılmış olup sözleşme örneğinin de dosyaya ibraz edilmiş olduğu görülmüştür. 01.01.2004 başlangıç tarihli sözleşme ile taşınmazın davacı tarafından davalıya kiralandığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından sözleşmeye karşı çıkılmadığına göre, uyuşmazlığın davalı ile yapılan 01.01.2004 başlangıç tarihli kira sözleşmesine değer verilerek çözümlenmesi gerekir.
    Bu durumda davacı tarafından kiralayan sıfatı ile icra takibi yapılmasında ve tahliye istenilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Karar bu nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara