Esas No: 2011/4789
Karar No: 2011/4716
Karar Tarihi: 17.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/4789 Esas 2011/4716 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 1.1.1980 olduğunun ve 1.1.1980-1.6.1980 tarihleri arası çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili ve dahili davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava 01.01.1980-01.06.1980 tarihleri arasında davalı gerçek kişilerin ortak olduğu ... Matbaacılık LTD. Şti.’de hizmet akdiyle çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulün karar verilmiş ve bu karar süresinde davalılardan Kurum vekili ile ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10 ve 5510 sayılı Yasanın 86/9 maddeleridir. Anılan yasal düzenlemeye göre, bu tür hizmet tespiti davalarında kurumla birlikte işvereninde hasım gösterilmesi zorunludur. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu doğrultudadır.
Davacının çalışmalarının geçtiği anlaşılan işyerinin limitet şirket olduğu ve bu şirketin dava açılmadan önce tasfiyesinin tamamlanarak Ticaret Sicilinden kaydının silindiği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Limited şirketin tüzel kişiliği Ticaret Sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, limitet şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır.
Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi, aynı zamanda Borçlar Hukukuna ilişkin bir hukuki işlem olup, bu karar ve işlemin hataya dayanması karşısında gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hataya veya kasta dayalı, şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasının gerek o işlemi gerçekleştirenlerce, gerekse bundan zarar görenlerce istenebilmesi Borçlar Hukukunun temel kurallarından biridir. Buna yönelik düzenlemeye TTK hükümlerinde yer verilmemişse de, TTK ’nun 1. maddesi yollaması ile Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde, hataya dayalı bir hukuki işlemin düzeltilmesine olanak tanınması kaçınılmazdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.01.1999 gün ve 1999/10-1-1, 06.07.2007 gün ve 2007/10-358E, 2007/337K sayılı Karaları).
Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek yargılamanın limitet şirket tüzel kişiliğine karşı devamının sağlanması gerekmektedir.
TTK ‘nun 224 ve 445. maddelerinde tasfiye memurunun görev ve yetkileri, tasfiyenin nasıl yapılacağı, alacaklıların haklarının nasıl korunacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı bulunan kişilerin yapılan ilanlara rağmen alacaklarını yazdırmamalarının alacağın düşmesini gerektirmeyeceği hukuksal gerçeği de dikkate alınmalıdır.
Tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası için tasfiye memuru ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek görevli Asliye Ticaret Mahkemesinde ayrı bir dava açılması için davacı tarafa HUMK.’nun 39 ve 40. maddeleri hükümleri uyarınca uygun bir önel verilmelidir. Dava açıldığı, takdirde ve alınacak sonuca göre eldeki davaya devam edebilme olanağı bulunduğu belirlendiğinde, tüzel kişiliğe tebligat yapılarak, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması gerekir.
Somut olayda işveren olan limitet şirketin ihya edilerek, işveren şirkete davanın yöneltilmesi ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanmasından sonra, işin esasına girilmesi gerekirken, şirketin tasfiye edildiğinden bahisle ortaklarına davanın yöneltilerek yargılamanın sonuçlandırılması usul isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, temyiz eden davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ile ...’ın un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre temyiz edenlerin sair temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, temyiz harcının istek halinde dahili davalı ..."e iadesine, 17.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.