Esas No: 2010/2994
Karar No: 2011/4703
Karar Tarihi: 17.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/2994 Esas 2011/4703 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yaşlılık aylığını kesen Kurum işleminin iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 5434 ve 506 sayılı Yasalar kapsamındaki hizmetlerinin birleştirilerek 01.01.1995 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasaya göre aylık bağlandığı halde, davalı Kurumun; davacının 11.06.1982-31.12.1990 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı olduğundan, 506 sayılı Yasaya göre bağlanan yaşlılık aylığını iptal ederek yersiz ödenen aylıkların borç kaydedildiğinden bahisle, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki hizmeti dikkate alınmadan 5434 ve 506 sayılı Yasalar kapsamındaki hizmetleri ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile yersiz ödenen aylıkların iadesi istemine ilişkin kurum işleminin iptali ile tahsil edilenlerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Davacının 5434, 1479 ve 506 sayılı Yasalar kapsamında geçen çalışma sigortalılık süreleri ile prim ödeme gün sayısının 506 sayılı Yasaya göre aylık bağlanmasına yeterli olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık birden çok sosyal güvenlik kanununa tabi çalışmaların bulunması durumunda bu çalışmalardan her hangi birinin tek başına yaşlılık aylığı bağlanmasına yeterli olmadığı durumlarda, yaşlılık aylığının hangi kurum tarafından bağlanacağı ve sigortalının hizmet birleştirmesi sırasında seçimlik hakkının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanunun 8.maddesidir. Anılan madde hükmüne göre; birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere son 7 yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanır. Bu bağlamda 2829 sayılı Yasa kapsamında birleştirilecek süreler; anılan yasanın 2. maddesi hükmünde sıralanan kurumlarda (T.C. Emekli Sandığı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu ile Sosyal Sigortalar Kurumu ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesine göre kurulan emekli sandıklarında) 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2926 sayılı Tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre kurumlarına emeklilik keseneği veya malullük yaşlılık ölüm sigortaları primi ödenerek geçirilen sürelerdir.
Öte yandan tahsis talep tarihinde kendilerine Sosyal Güvence sağlanan kişiler; müşterek özelliklerine göre birbirinden farklı statüde kabul edilerek ayrı ayrı Sosyal Güvenlik Yasalarına tabi tutulmuşlardır. Bu yönde; kamu kesiminde daimi kadrolarda çalışanlar T.C. Emekli Sandığı Yasasına, hizmet akdi ile çalışanlar 506 sayılı Yasaya, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar ise 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasına tabi tutularak Sosyal Güvenliğe kavuşturulmuşlardır. Tarım Sektöründe çalışanlardan; kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlar 2926 sayılı Yasa çerçevesinde Tarım Bağ-Kur sigortalısı; tarımda süreksiz hizmet akdi ile çalışanlar ise, 2925 sayılı Yasa kapsamında Tarım Sigortalısı sayılmışlardır. 2829 Sayılı Yasanın 4. maddesinde kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet sürelerinin aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu kanuna göre aylık bağlanılmasına hak kazanıldığında birleştirileceği bildirilmiş olup sigortalı veya hak sahibinin birleştirilecek hizmet sürelerinde seçim hakkı bulunmamaktadır. 2829 sayılı Yasanın gerek 4. maddesi gerekse 8. maddelerinde düzenleme buna imkan vermez. Yukarıda da açıklandığı üzere sigortalı isterse birleştirme yasası uygulanmadan tek bir sosyal güvenlik kurumundaki hizmeti ile yaşlılık aylığı almaya hak kazanıyorsa bu takdirde, hizmet birleştirmesi uygulanmaksızın ilgili Kurumdan aylık bağlanması mümkündür.
Somut olayda; davacıya 2829 sayılı Yasa hükümleri uygulandığına göre, davacının 506 sayılı Yasa kapsamında (önceden gelen Bağ-Kur sigortalılığı ile çakışan sürelerdeki SSK sigortalılığı iptal edildiğinde) 1549 gün, 5434 sayılı Yasa"ya tabi 3.608 gün ve 1479 sayılı Yasa"ya tabi 3.080 gün hizmeti bulunmaktadır. Hal böyle olunca: 2829 sayılı Yasa"ya göre hizmet birleştirilmesi yapılırken davacının tüm sigortalılık hizmetleri birleştirilerek Yasa"nın 8.maddesine göre son 7 yıllık hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan sosyal güvenlik yasası gözetilerek yaşlılık aylığı alacağı sosyal güvenlik kuruluşunun belirlenmesi gerekirken, kamu düzenine ilişkin bu konuda sigortalının seçimlik hakkının bulunmadığı göz ardı edilerek, 506 ve 5434 sayılı Yasalara tabi hizmetler birleştirilmek suretiyle sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gereken sosyal güvenlik yasası belirlenerek, tüm sosyal güvenlik kurumlarının 5502 sayılı Yasa gereğince aynı çatı altında toplandığı gözetildiğinde tahsis talep dilekçesi aylık bağlanması gereken Kuruma verilmiş gibi işlem yapılması gerektiği gözetilerek davacının belirlenen yasa hükümleri gereğince yaşlılık aylığı şartlarının hangi tarih itibariyle oluştuğunu belirleyip oluşuyor ise yaşlılık aylığını belirlenen sosyal güvenlik yasası hükümlerine göre hakettiğinin kabulüyle belirlenen yasa hükümlerine göre aylığın bağlanması gereken tarih ile aylığın kesildiği 24.10.2002 tarihi arasında alması gereken yaşlılık aylığı miktarını Kurumdan sormak, davacıya 506 sayılı Yasa gereğince ödenen toplam aylık miktarı bu miktardan fazla ise aradaki farkı belirleyip 5510 sayılı Yasanın 96. Maddesindeki düzenleme esas alınarak çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle hizmetlerin birleştirilmesi yoluna gidildiğinde tüm kurumlara tabi çalışmaların dikkate alınması gerektiği göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.