Esas No: 2010/4069
Karar No: 2011/4673
Karar Tarihi: 16.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/4069 Esas 2011/4673 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.5.1990- 14.7.1993 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01.05.1990 – 14.07.1993 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, çalışma olgusunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var
olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Öte yandan davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında, çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Nitekim, davacıya ait kimi çalışmaların resmi kayıtlara intikal ettirildiği de tartışmasızdır. Bunun dışında davacının, kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenle bildirim dışı kaldığı gereğince ve yeterince araştırma konusu yapılmamıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 06.07.1993 tarihli dilekçesinde davalı ... Başkanlığında çalışmak istediğini belirtmesi üzerine 15.07.1993 tarihinde şoför olarak işe başladığı, davacının bu tarihte başlayan sigortalı çalışmalarının işe giriş bildirgesi ve dönem bordroları ile Kuruma bildirildiği, davalı işyerinin 22.08.1991 tarihinde Yasa kapsamına alındığı, davacının 01.05.1990 tarihinde ... işyerinde çalışmaya başladığına dair işe giriş bildirgesinin verildiği ancak Kuruma bildirilen çalışmanın bulunmadığı, bir kısım bordro tanıkları davacının kendileri ile birlikte 15.07.1993 tarihinde işe başladığını, bir kısım bordro tanıklarının ise davacının çalışmalarının 1990 yılında başladığını ifade etmeleri karşısında çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla aydınlığa kavuşturulması gerektiği halde 22.08.1991 tarihinde Yasa kapsamına alınan davalı Belediyenin çalışmaya konu dönemde Kanun"un kapsamına alınacak nitelikte bulunup bulunmadığının belirlenmesi amacıyla kuruluş tarihinin sorulmadığı, davacının işyeri özlük dosyası ile 1990-1993 yıllarını kapsayan dönem bordrolarının ve ücret ödeme belgelerinin getirtilmediği ve bu dönemde çalışan ve kayıtlara geçen bordro tanıklarının dinlenmediği, işveren kuruluşun davacı ile ilgili yetkili şef, amir, müdür gibi yetkili kişilerin dinlenmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, davalı işyerine ait 1990 – 1993 yıllarını kapsayan dönem bordroları ile ücret ödeme belgelerinin tamamını ve işyeri özlük dosyasını getirtmek, 1990-1993 yıllarında davalı Belediyede çalışan ve kayıtlara geçmiş bordro tanıklarını ve davacı ile ilgili yetkili şef, amir, müdür gibi yetkili kişileri dinlemek, davaya konu dönemde davacının çalıştığını kanıtlayan görevlendirme, izin ve sağlık kuruluşlarına sevk gibi başkaca belgeler olup olmadığını araştırmak, 22.08.1991 tarihinde Yasa kapsamına alınan davalı Belediyenin çalışmaya konu dönemde Kanun"un kapsamına alınacak nitelikte bulunup bulunmadığının belirlenmesi amacıyla kuruluş tarihini sormak, davacının, anılan çalışmalarının gerçekten olup olmadığını davalı Belediyenin kayıt ve ücret bordrolarından saptamak, bu tür belgelerde noksanlık varsa, bunun nedenini araştırmak, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.