Esas No: 2013/438
Karar No: 2013/27909
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/438 Esas 2013/27909 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıların vekili olarak ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/180 esas sayılı dosyası ile Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine kamulaştırma bedelinin artırılması ve tahsili talepli dava açtığını, dava değerinin %20’sinin ücret olarak ödeneceği konusunda davalılarla şifaen anlaşmaya varıldığını, mahkemece kamulaştırma bedelinin 176.249 TL artırılmasına karar verildiğini, ilamın icraya konulduğunu, ancak takip devam etmekte iken, haksız olarak vekillikten azledildiğini, bu durumda dava değerinin %20’si oranındaki 42.000 TL akdi vekalet ücreti ve mahkeme kararında hükmedilen 14.549 TL karşı taraf vekalet ücreti ile yine takip dosyası nedeniyle 17.638 TL akdi ve aynı miktar karşı taraf vekalet ücretinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL ücret alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacı ile aralarında yazılı veya sözlü bir ücret sözleşmesi bulunmadığını, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tüm vekalet ücretlerinin davacıya ödendiğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu gereğince “davacının, taraflar arasında sözlü olarak % 20 oranında ücret anlaşması yapıldığını ispat edemediği, bu durumda Avukatlık Kanununun 164/4. maddesi gereğince müddeabihin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirlenmesi gerektiği, anılan davada, davalılar yararına hüküm altına alınan tutar 176.249,90 TL olup, davacının avukat olarak görev yaptığı bu davadaki emeği, başarısı, müddeabihin değeri, dava süresi ve görevinin gereklerini eksiksiz yerine getirmiş olması karşısında, hükmedilen miktarın takdiren % 15’i oranındaki ücretin hakkaniyete uygun ve adil olacağı” kabul edilerek, 26.437,49 TL dava akdi vekalet ücreti ile 14.549 TL karşı taraf vekalet ücreti ve davacının azil nedeniyle yoksun kaldığı 18.018,34 TL icra vekalet ücreti toplamından oluşan 59.004,83 TL üzerinden davanın kabulüne, bu miktarın 20.000" TL’lik kısmının dava tarihinden itibaren, 39.004,83 TL’lik kısmının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının, davalılara vekaleten takip etmiş olduğu kamulaştırma bedelinin artırılması davası nedeniyle mahkemece, yazılı ücret sözleşmesi mevcut olmadığından, sözlü anlaşmanın varlığı da ispat edilemediğinden Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre %15 üzerinden akdi vekalet ücretinin takdiri ile hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar yazılı ücret sözleşmesinin bulunmaması halinde Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde “müdeabihin değerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir ücretin” mahkemece tayin edileceği belirtilmişse de, Kamulaştırma Kanununun 31. maddesinin (e) bendinde ise, “kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenlere ait olacağının kararlaştırılması”nın yasak ve suç sayılan bir eylem olduğu, aynı Kanunun 33. maddesinde de, 31. maddenin (e) bendine aykırı hareket edenler hakkında bir yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve ağır para cezası öngörüldüğü açıkça yazılıdır. Bu durumda Kamulaştırma davaları ile ilgili olarak vekalet ücretinin belirlenmesi konusunda, özel kanun niteliğindeki Kamulaştırma Kanununun öncelikle uygulanması gerekeceğinden, kamulaştırma bedelinin artırılmasına ilişkin bir davada, avukatlık ücretinin müddeabihin belli bir yüzdesi(%10, %20, %30 vb.) olarak kararlaştırılmasının, anılan yasa hükümleri gereğince yasak ve suç teşkil etmesi itibariyle geçersiz olduğunun kabulü gerekir.
Bu kabule göre, yazılı veya sözlü bir sözleşmenin bulunmaması halinde ödenmesi gereken vekalet ücreti miktarının, mahkemenin takdirine göre, dava değerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir oranda belirlenmesini öngören Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinin de, aynı şekilde kamulaştırma davaları yönünden uygulanması mümkün değildir. Aksine görüşün kabulü, başka bir ifadeyle “yazılı ücret sözleşmesi yapılmaması durumunda, Avukatlık Kanununun 164/4. maddesi gereğince, vekalet ücretinin dava değerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir oran üzerinden belirlenebileceğini” kabul etmek, Kamulaştırma Kanunun 31 (e) ve 33. maddelerine aykırılık teşkil edeceği gibi, genel olarak benimsenen sözleşme serbestisinin, kamu yararı düşüncesiyle sınırlandırıldığı istisnai hallerden biri olarak düzenlenmiş olan söz konusu bu yasa hükümlerinin ihdas amacına da aykırı olacaktır.
O halde açıklanan tüm bu nedenlerle, kamulaştırma bedelinin artırılmasına ilişkin davada, avukatla müvekkili arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması durumunda, avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin, mahkemece artırılan kamulaştırma bedeli üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanacak olan nispi vekalet ücreti olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda da mahkemece, haksız olarak azledilen davacı avukatın, taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi mevcut olmaması nedeniyle mahkemece artırılan kamulaştırma bedeli üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanacak olan nispi ücret üzerinden akdi vekalet ücreti talep edebileceği kabul edilerek, bu miktarın davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre ücret hesabı yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Davacının takip etmiş olduğu ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2010/488 esas 2011/200 karar sayılı “kamulaştırma bedelinin artırılması”na ilişkin davanın, davacı avukatla birlikte dava dışı Avukat... tarafından da takip edildiği, nitekim mahkeme kararında davacılar avukatı olarak her iki avukatın da isimlerinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 5. Maddesinde, “hukuki yardımın birden çok avukat tarafından yapılması durumunda, karşı tarafa bir avukatlık ücretinden fazlası yükletilemez.” Hükmü mevcut olup, buna göre birden çok avukat tarafından temsil edilen taraf yararına ancak tek bir vekalet ücretine hükmedilebilir. Dava konusu olayda da davacı avukat, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2010/488 esas 2011/200 karar sayılı dava dosyasını başka bir avukatla birlikte takip etmiş olduğuna göre, bu dosya nedeniyle davacının talep edebileceği karşı taraf vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanacak ücretin yarısı kadar olmalıdır. O halde mahkemece davacı avukatın, söz konusu dava nedeniyle karşı taraf vekalet ücreti olarak mahkemece hükmedilen 14.549 TL’nin yarısını talep edebileceği kabul edilerek hüküm kurulması gerekirken, davacı yararına dava karşı taraf vekalet ücreti miktarının tamamı üzerinden hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: 1. bent gereğince davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 876,25 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.