Esas No: 2013/16934
Karar No: 2013/27824
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/16934 Esas 2013/27824 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı ile davacı arasında yapılan sözleşme gereği, davacı teknik danışmanlık hizmetleri vermiş ancak davalı tarafından ödenmesi gereken ücretler ödenmemiştir. Davacı tarafından yapılan icra takibi sonrası davalı itiraz etmiş ve itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davacıdan tahsili talep edilmiştir. Mahkeme, davacının hizmetlerini Ekim 2009 döneminde de verdiğine kanaat getirerek davanın kısmen kabulüne karar vermiş, ancak bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay, sözleşmede belirlenen bitiş tarihlerinin belirgin olmadığı ve davacının iddialarının yasal delillerle ispat edilememesi sebebiyle mahkeme kararını bozmuştur. Kanun maddeleri olarak, Borçlar Kanunu'nun 145. ve 148. maddeleri referans verilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında yapılan 24/06/2009 tarihli sözleşme gereğince davalıya teknik danışmanlık hizmeti verdiği halde davalının Ekim 2009 dönemine ait 3.540, 00 TL ücretin ödemediğini, yönetime iki kez fatura gönderildiğini, ilk faturaya itiraz edilmediğini, tebliğdeki noksanlık düşüncesiyle ikinci kez gönderilen faturaya davalının itiraz ettiğini, bunun üzerine ... İcra Müdürlüğünün 2010/1000 E sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazların iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, yönetim kurulu olarak davacının sözleşmesinin ücretli bölümünün 30.09.2009 tarihli kararla sona erdirilerek durumun davacıya iletildiğini, davacının 11.09.2009 tarihten itibaren ilerleme raporu sunmadığını ve hizmet vermediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece yüklenici firma tarafından davalı tarafa gönderilen 05.10.2009 tarihli teklif mektubu ve ödeme planında davacının imzasının yeraldığı ve geçici kabulün 04.11.2009 tarihinde yapıldığı gözetilerek davacının ekim ayında da hizmet verdiği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında yapılan hizmet sözleşmesine göre Ekim-2009 dönemine ilişkin hizmet bedelinin tahsili amacıyla davacı tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava konusu hususun kapsam ve niteliğinin tespitinde öncelikle taraflar arasında yapılan sözleşmenin değerlendirilmesi gerekir. Bu kapsamda taraflar arasında 24.06.2009 tarihli teknik danışmanlık ve kontrollük sözleşmesi yapılmış olup, sözleşmenin 2. maddesine göre davacı tarafından davalı site ısı merkezinin tadilat ve revizyonu için gerekli teknik şartnamenin hazırlanması, yüklenicinin yapacağı işlerin kontrolü, hakedişlere esas işlerin yapılıp yapılmadığının kontrol edilerek yönetime rapor edilmesi, geçici ve kesin kabulünün yapılmasına ilişkin hizmetleri verileceği, 4. Maddesinde sözleşmenin süresinin sözleşmenin imzalanmasından itibaren geçici kabulün yapılmasına kadar devam edeceği, 5. Maddesinde davacının işin montajının sözleşme ve tekniğine uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol ederek işverene haftalık ilerleme raporu sunulacağı düzenlenmiştir.
Davacı ve davalı tarafın imzasını taşıyan üzerinde tarih bulunmayan hakediş raporunda işin bitim tarihinin 15.09.2009 tarihi olarak belirtilmiş, ayrıca davalı ve dava dışı yüklenici firma arasında imzalanan 04.11.2009 tarihli geçici kabul tutanağında da işin 30.09.2009 tarihinde bitirilmesi gerekirken ilave iş verilmesi nedeniyle işin bitim süresinin 03.11.2009 tarihine kadar uzatıldığı, bu kapsamda testler yapılarak geçici kabulün yapıldığı açıklanmıştır.
Davalı site yönetim kurulu tarafından hazırlanan 30.09.2009 tarihli raporda davacının görevini ihmal ettiği ve ısı kanalları ile kazan dairelerinin yapımı işinin bitmesi nedeniyle 30.09.2009 tarihi itibariyle davacının görevinin ücretli bölümünün sona erdiği, durumun davacıya iletilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından sözleşmenin 5. maddesine göre davalı işverene sunulması gereken haftalık ilerleme raporu olarak en son raporun 05.09.2009-11.09.2009 dönemine ilişkin olduğu, bu dönem sonrasında davacı tarafından hazırlanmış bir ilerleme raporunun dosyaya sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı itibariyle davacı ile yapılan sözleşmeye konu işin normal bitiş tarihinin davacı tarafın imzasının da yeraldığı hakediş raporunda 15.09.2009 tarihi olarak tespit edilmiş ise de, bu sürenin davalı ile dava dış yüklenici arasındaki 04.11.2009 tarihli geçici kabul tutanağında belirtildiği şekilde 30.09.2009 tarihi olarak belirlendiği hususunun davalının kabulünde olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 30.09.2009 tarihli davalı site yönetim kurulu raporuna göre davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 30.09.2009 tarihinde sonlandırılmasına karar verildiği, bu karardan sonra davalı ile dava dışı yüklenici arasında ilave işler nedeniyle 03.11.2009 tarihine kadar işin uzatılmasına ilişkin karar çerçevesinde davacı ile yapılan hizmet sözleşmesinin de uzatıldığına dair ek bir anlaşma dosyaya sunulmamıştır. Davacı, 30.09.2009 tarihinden sonra hizmet verdiğini iddia etmiş ise de, bu hizmetin verildiğine dair sözleşmenin 5. maddesine uygun olarak Ekim-2009 dönemine ilişkin davacı tarafından hazırlanarak davalıya sunulmuş haftalık ilerleme raporu ibraz edilmediği gibi hizmetin verildiği hususu davacı tarafından başkaca yasal delillerle ispat edilememiştir. Mahkemece karara esas alınan 05.10.2009 tarihli “ödeme planı” ve “ teklif Mektubu” başlıklı belgelerin davalıdan iş alan dava dışı yüklenici firmanın Eylül-2009 dönemine ilişkin hakediş bedelinin ödenmesine ilişkin ödeme takvimini gösterir teklif olduğu, Ekim-2009 döneminde davacının hizmet verdiğini ispatlar nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı iddiasını toplanan delillere göre ispat edememiştir. Ne var ki davacı, dava dilekçesinde “vs. delil” demek suretiyle yemin deliline dayanmış bulunduğundan davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde hüküm verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 206.00 TL harcın istek halinde iadesine, 11.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.